&35

1.2K 185 98
                                    

(Rosé)

Lisa saçımı örmeye başlamıştı. Jisoo yüzüme makyaj yapıyordu. Jennie ise dışarıda kimsenin gelmemesi için nöbet tutuyordu.

"Ağlamayı bırakırsan makyaj yapmam daha kolay olacak Rosé."

Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip jisoo'a baktım. "Peki unnie." Evlenicektim. Hem de istemediğim bir adamla. Bu durumda oturup ağlamaktan başka çarem yoktu ki.

"Jimin yine sinir krizi geçirmiş." dedi Lisa saçımı örerken. Üzerimdeki soluk mavi renkli elbiseyi elimle sıkmaya başladığımda jisoo Lisa'ya eliyle sessiz ol işareti yaptı.

Dayanamayıp gözyaşlarımın tekrar yüzümden süzülmesiyle birlikte Lisa'ya aynadan baktım. "Ne yapmış peki?"

Lisa endişeli gözlerle bana bakıp cevapladı. "Kendini banyoya kitlemiş. Bay min ho jimin'in arkadaşlarını çağırıp kapıyı açmalarını istemiş. Kapıyı kırmışlar ve içeride kırık ayna ve...küvetin içinde eli kanlı bir şekilde yatan jimin bulmuşlar."

Dudağımı dişlemeye başladım. Benim yüzümden kendine zarar veriyordu. Hayatım boyunca bunun vicdan azabını çekmek istemiyordum. Ama sanırsam çekecektim.

"Ve bir yüzük bulmuşlar. Jimin'in elinde. Şeyyy...içinde senin ismin varmış Rosé."

Jisoo gözlerini kocaman açarak Lisa'ya baktı. "Evlilik yüzüğümüymüş? "

Lisa lastik tokayı örgümün son kısmına bağladı ve ellerini elbisesine sildi. "Sanırsam evet."

"Artık gitmemiz lazım."

Jennie buruk bir gülümsemeyle odaya girdi. Ben de ayağa kalkarak ellerimi yelpaze görevine kullanıp yüzüme doğru salladım.

Derince nefes aldım ve dik durarak onlara baktım. "Tamam gidelim. Olsun bitsin bu iş."

Lisa ile jisoo bana şaşkınlıkla bakarken jennie koluma girip beni yürütmeye başladı. Kendime akşama kadar ağlamayacağıma söz verip jennie'yi takip ettim.

Bahçeye indiğimizde Taehyung'un da benim gibi mutsuz olduğunu gördüm. Ayrıca o da benim gibi sade birşeyler giymişti.

Bizim dışımızdaki herkes şık ve abartılı şeyler giymişti. Sanki bizim düğünümüz değilmiş gibi.

Burada biz değil aileler evleniyordu resmen. Bizi sadece kullanıyorlardı. İki eşyayı birbirine bağlamayı sağlayan bir aparat gibi.

Arabaya bindiğimde Taehyung da benim yanıma geçti. Kulağıma eğilerek fısıldadı. "Sana söz veriyorum seni hayatım boyunca arkadaş olarak seveceğim."

Ona dönüp acı bir şekilde gülümsedim. "Teşekkürler Taehyung."

Yüzümü cama çevirip etrafı izlemeye başladım. Babam, teyzem, amcam ve daha sayamadığım bir sürü kişi çok mutluydu. Sonuçta kurtuluyorlardı benden.

Araba nikah dairesine doğru gitmeye başladığında boğazımdaki yumruyu zar zor yok ettim. Hızlı nefesler alarak göğsümdeki baskıyı yok etmeye çalıştım. 

Ama baktığım her yer, duyduğum her ses, kokladığım her koku bana jimin'i hatırlatıyorsa yapabileceğim birşey yoktu.

Ne yapsam içimdeki o kötü ağırlığı kaldıramıyordum.

Nikah dairesine geldiğimizde kimseden yardım almadan arabadan indim. Başım dönüyordu. Yürümekte zorlanmaya başladığımda jin bana yetişerek koluma girdi.

Minnettar bir şekilde ona gülümsedim ve yürümeye başladık. Babam(!) ve arkadaşları o kadar mutluydular ki beni görmüyorlardı bile.

İçeri girdik ve salona doğru yürümeye başladım. Hadi ama birazdan hayır dersem ne olacaktı.

Hayır bütün hayatım kötüye bağlanırdı. Şu anda babamın yapacaklarından ölesiye korkuyordum. Ona karşı gelmemem lazımdı.

Salona geçip oturduk. Şu anda bizi izleyen onlarca insan vardı. Oturduğumuz nikah masasının altından Taehyung elimi tutarak bana baktı.

"İyi misin?"

Başımı olumsuzca sallayıp endişeli bir şekilde ona baktım. "Hayır kalbim çok ağrıyor Tae. Sadece ağlamak istiyorum."

Bıkkınca nefes alıp bana baktı. "Senin kadar olmasa da ben de aynı şeyleri hissediyorum. Sakinleşmeye çalış. Şu berbat ortam dağılsın istediğin kadar ağlarsın."

Başımı sallayıp bacaklarımın üstünde duran ellerimle oynamaya başladım. Kimse mi demiyordu bu çocuklar neden mutsuz diye? Herkes mi aklını kaçırmıştı.

Memur geldi ve selam verip yerine oturdu. Derin bir nefes alıp yakasını düzeltti ve salondaki herkese göz gezdirdi.

Bize dönerek klasik konuşmayı yapmaya başladı. Bu arada hiç bir şeyi dinlememiştim.

Bir anda gözüme jimin gözükünce şaşkınlıkla dudaklarım aralandı ve kalbim hızlıca atmaya başladı. Hayır hayal değildi. Jimin tam karşıdan beni izliyordu.

"Evet bayan park chaeyoung. Hiçbir baskı altında kalmadan bay kim taehyung ile evlenmek iistiyor musunuz?"

Jimin ağlamaya başlamıştı. Benimse nefeslerim hızlanmış ve ona odaklanmıştım. Bu acı anı kendi gözleriyle mi görmek istemişti?

"Bayan park?"

Jimin bana doğru acı bir şekilde gülümseyince gözümden bir damla yaş akmıştı bile. Memura dönüp gür bir ses tonuyla ve dik durarak cevapladım.

"Hiç bir baskı altında kalmadan mı?" cevabım hayır!!"

Salondan hızlıca çıktım ve koşmaya başladım. Arkadan bana bağıranları duyabiliyordum ama umrumda değildi.

Kaçıcaktım buralardan...

Finale son 5!


Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin