&33

1.2K 177 155
                                    

(Rosé)

"Buyrun efendim."

Taehyung ile beni babam yanına çağırmıştı. Birkaç açıklama yapıcağını söylemişti.

"Size evlilik hakkında birkaç açıklama yapacağım."

Bu şu anlık pek umrumda değildi. Taehyung ile iyi bir arkadaş olmuştum. Evlilik sürecinde zorluk çıkartacağını sanmıyordum. Zaten kısa süre evli kalıp sonra boşanma işlemlerini başlatabilirdik.

"Biliyorsunuz ki bu evlilik şirketler arası bir anlaşma gibi."

İkimizde başımızı olumlu anlamda salladığımızda devam etti.

"Vee anlaşmalarda uzun sürer biliyorsunuz."

Gözlerimi kapatıp bıkkınca nefes aldım. Önüme bir engel çıkmaması imkansızdı artık.

"Sizin altı yıl evli kalmanız gerekiyor."

Alaycı bir şekilde gülümsedim. Jimin'den uzaklaşmak daha da mümkündü artık.

"Ve sizden anlaşmanın bir sebebi olarak çocuk istiyorum."

Şok olmuş bir şekilde kafamı Taehyung'a çevirdim. O da eş zamanlı bana bakıyordu. İkimizde şok olmuştuk.

İkimizde bu evliliği istemiyorduk.

Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Arkamı dönüp giderken babama seslendim.

"Hava almam lazım."

Hızlıca evden çıkıp bahçeye geçtim. Derin derin nefes almaya çalıştım.

Çocuk yapmak mı? Hem de jimin olmayan biriyle mi? Bunu asla yapamazdım.

Asla jimin'i aldatamazdım.

Gözyaşlarımı silerken Taehyung'un yanıma oturduğunu fark ettim. Sinirle soluyordu.

"Seni jimin'e götüreyim mi?"

Kafamı yavaşça ona döndürdüm. "Evet. Lütfen..."

Hıçkırarak ağlamaya başladığımda bana sarıldı. Aynı zamanda ben de ona sarılmıştım. Taehyung çok iyi bir insandı. Onunla sadece arkadaş olmak istiyordum.

"Hadi gel."

Geri çekilip arabaya doğru yürüdüğünde ben de onun arkasından yürüdüm.

Sevdiğim her insan hayatımdan çıkıyordu. Babam da artık çok değişmişti. Annem ölmeseydi belki herşey daha güzel olabilirdi.

Yol boyunca sadece dudağımı dişlemiştim. Engeller insanı güçlü kılar derler. Bana tam tersini işliyordu. Karşıma çıkan her engelde daha da güçsüzleşiyordum.

Hiç kimseyi umursamayıp jimin ile kaçmak istiyordum.

Ama yapamazdım.

Taehyung jimin'in evine geldiğinde teşekkür edip arabadan indim. Buna dayanabileceğimi sanmıyordum. Veda etmek çok zordu.

Derin bir nefes alıp kapıya doğru yürüdüm. Ağlamamaya çalışıcaktım. Mümkün müydü bilmiyorum.

Kapıya ulaştığımda saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp zile bastım. Ne diyecektim? Ne açıklama yapıcaktım ona?

Kapı açıldığında jimin'in de benim gibi dağılmış olduğunu fark ettim.  Onun da ağlamaktan gözleri şişmişti. Saçı başı dağınıktı.

Hiç beklemeden ona sarıldım. O da bu anı bekliyormuş gibi sıkıca sarılmıştı. Aynı zamanda kafasını boynuma gömmüş ağlıyordu.

Onun ağladığını fark edince ben de ağlamaya başladım. Neredeyse bir aydır görüşemiyorduk.

Kokusu beni mayhoş etmeye başladığında geri çekilip arkamdaki kapıyı kapattım. Kolumdan çekip tekrar sarıldığında konuşmaya başladı.

"Beni bırakma Rosé. Lütfen. Sensiz nefes alamıyorum."

Ağlamamı bastırmaya çalışarak konuştum. "Jimin. Özür dilerim. Seni bırakacağım için."

Bir anda geri çekildiğinde merakla ona baktım. Boğazımdaki yumruyu ağlayarak yok etmek istesem de bunu yapmamam lazımdı. Jimin beni öyle görmemeliydi.

Bir anda açıklama yapma ihtiyacı duydum. Jimin bana o kadar sert bakıyordu ki elim ayağıma dolaşmıştı.
"Jimin, babam evliliğin uzamasını, altı yıl kadar evli kalmamız gerektiğini söylüyor."

Başını olumsuz anlamda sallayıp bana baktı. "T-tamam sıkıntı değil. Altı yıl bekleyebilirim. Sadece uzak durmanız yet..."

"Jimin!"

Bana üzgünce baktığında ona acı gerçeği söyledim. "Çocuk da istiyor."

Sinirden çenesi titremeye başlamıştı. Bense bunu bir anda söylediğim için kendime saydırıyordum.

Başımı öne eğip ağlamaya başladım. "Özür dilerim jimin. Özür dilerim..."

Hıçkırıklarla ağlama isteğini bastırıyordum. İçli bir şekilde ağlamaya çalışıyordum. İnsanın sevdiğinden ayrılması ne kadar zordu.

Sanırsam veda zamanı gelmişti. Birşey demeden gitmek vedayı kolaylaştırabilirdi.

Arkamı dönüp gidecekken jimin'den kolumdan tutup beni kendine çekti ve dudağıma yapıştı. Öpmeye başladığında ben de dayanamayıp ona karşılık vermeye başladım. 

İkimizde ağlıyorduk. Ama yapabileceğimiz birşey yoktu. Ayrılmak zorundaydık.

Dudaklarımız ayrıldığında derin bir nefes alıp konuştum. "Bu veda öpücüğüydü jimin. Bu sondu. Sonsuza dek."

Birşey dememesi için oradan hızla ayrıldım. Taehyung beni bekliyordu. Hızlıca arabaya bindim.

Kahretsin ki onu yine yalnız bırakmıştım...

Finale son 7!

Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin