(Rosé)
"Buyrun anahtarınız. İyi günler dileriz."
Emlakçının gitmesiyle birlikte yeni evime bakarak iç geçirdim. Küçük ve şirin bir evdi. Sanırsam uzun süre herkesden kurtulmuş bir şekilde yaşayacaktım.
Los Angeles...yıllarca sesimin kelfedilmesi için buraya yerleşmenin hayalini kurduğum şehir. Belki gerçekten biri tarafından keşfedilebilirdim.
Derdim ünlü olmak değildi. Yeteneklerimin keşfedilmesi yeterdi.
Hemen sırt çantamdan jimin'in fotoğrafını çıkartıp duvardaki oyuğa koydum. Onu çok özleyecektim ama en azından aldatmayacaktım.
Hayatım boyunca yalnız kalmaya karar vermiştim.
Bu kadar çabanın ardından hala kavuşamıyorsak yapabileceğim birşey yoktu. İmkansızdık...
Elbette bu durumda bana kimsenin ulaşmasını istemediğim için hattımı falan değiştirmiştim. Geride bir not bırakmıştım tabi. Jimin'i sevdiğim ama olamıyorsak bile yalnız yaşamamız gerektiği hakkında.
Dün nikahım vardı, şimdi ise amerikada yepyeni bir sayfa açıyordum kendime. Geçmiş hayatımdan birkaç iz taşıyarak.
Jimin'in fotoğrafının yanına anneminkini koyarak gülümsedim. İkisi de şu anda imkansızdı. Ama ikisini hiç olmadığı kadar fazla özlüyordum.
Hayatımda yaşadığım en büyük iki aşka kavuşamıyordum.
Derin bir nefes aldım ve kıyafetlerimi dolabıma yerleştirmeye başladım. Zaten üniversitenin son sınıfına kadar okumuştum. Yarım dönem kalmıştı. Onu da burada açıktan okur, aynı zamanda çalışırdım.
Artık rahat bir nefes alabilecektim.
....
"Merhaba, garson arıyormuşsunuz onun için geldim."
"Buyurun."
Yavaşça adamın yanına giderek oturdum. Adam bana garip bir şekilde bakarak konuştu.
"Kendizi tanıtır mısınız?"
Gülümseyerek başımı salladım. "Adım roseanne park. Koreliyim. 22 yaşındayım. Bunun dışında üniversitede hukuk okuyordum. Bir dönemi kaldı. Onu da burada açıktan okuyorum."
Konuşmamı bitirdikten sonra tuttuğum nefesimi verip adama baktım. Buradaki çoğu erkeğin aksine cılızdı. Ama yakışıklıydı.
"Hmm anladım. Peki daha önceden bir garsonluk deneyimin var mı?"
Başımı olumsuz anlamda salladığımda bana bakarak gülümsedi. "Tamam o zaman bir hafta test haftan olsun. Sonra evrakları imzalarız. "
İçten bir şekilde gülümsedim. İşe alınmıştım hem de ilk denememde.
"Tanıştığımıza memnun oldum roseanne. Bu arada adım Jack, yaşıtız."
Gülümseyerek başımı salladım. Ayağa kalkarak dışarı çıktım. Los angeles. Çok güzel bir yerdi. Ve de aylar sonra ilk defa yüzüm gülmüştü.
....
(Jimin)
Rosé'nin gitmeden önce bıraktığı notu bir kez daha okuyup bıkkınca nefesimi verdim. Evlenmediği için ne kadar mutluysam artık onu göremediğim için o kadar mutsuzdum.
Gittiğini duyduğumda ağlayıp üzülmek yerine sevinmiştim. Gözümün önünde başka biriyle evlenmesi elbette hoşuma gitmezdi.
Bir gün onunla karşılaşırsam hemen evlenicektim. Onu şu geçen birkaç günde o kadar çok özlemiştim ki birkaç kere yine sinir krizi geçirmek zorunda kalmıştım.
Notu tekrar okumaya karar verip elime aldım. Sanırsam ezberlemiştim.
Sevgilim,
Lütfen gittikten sonra bana kızma. Çünkü bunu yapmam gerekiyordu. Beraber olamıyorsak hiç kimseyle olmamalıyız. Buna inanarak gidiyorum. Lütfen beni unutma, ben de seni unutmayacağım.
Rosé
Bu kısa not bile beni güldürmeye yetiyordu. Ama bir yerlerde onu arıyordum. Onu istiyordum. Defalarca sarılmak ve öpmek istiyordum.
Onu ne olursa olsun bulacaktım!
Finale son 4!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...