&13

2K 258 198
                                    

Lütfen herkes bol bol yorum yapsın.

(Rosé)

Utançtan alev alev olmuş yanaklarımla neredeyse koşarak otelin merdivenleri çıktım.

Birkaç saat önce jimin bana açılmıştı.

Ahh çok utanç verici.

Bay min ho olmasaydı büyük ihtimalle utançtan yerin dibine girerdim.

Odama ulaştığımda kartı odanın girişine gösterdim. Klik sesi gelince kapıyı hızlıca açıp kendimi içeriye attın.

Olanları jungkook'a söylemem lazımdı. Yoksa kendi kendimi yiyip bitirecektim.

Heyecan ve utançtan titreyen ellerimle yatağımdan çantama uzandım. İçinden telefonumu çıkardım.

Saate baktığımda akşam dokuzu geçtiğini gördüm. Artık ne bay min ho ne de jimin gelirdi yanıma.

Şifreyi girmem biraz zamanımı aldı. Tireyen ellerimle hiçbirşey yapamıyordum.

Bir şekilde rehberime girip jungkook'un adına basabildim. Telefonu kulağıma götürüp açmasını bekledim.

Uzun süre bekledikten sonra meşgul olduğunu anlayınca sıkıntıyla telefonu yatağa attım.

Meşgul olacak zamanı bulmuştu.

En iyisi Lisa'yı aramaktı.

Rehberde lisanın adınıda bulduğumda kapı tıklatıldı.

Temizlik için falan mı gelmişlerdi. Çünkü bu saatte başka birinin olucağını zannetmiyorum.

Telefonu bırakarak yataktan kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapının koluna doğru uzanıp yavaşça açtım.

İçeriye hızlıca girip dibime giren bedenle hafif bir çığlık attım. Gözlerim kapalı bir şekilde kendime siper almıştım.

Kapı kapanma sesi duyunca iyice tırstım. Beni takip eden bir tacizci olabilirdi.

"Rosé benim. Gözlerini açıp bana bakar mısın?"

Jimin'in sesini duymamla birlikte şakınlıktan gözlerimi kocaman açıp ona doğru döndüm.

Şu anda ciddi anlamda yakındık ve bu kalp sağlığım için iyi değildi.

Ayrıca gözlerimin içine bakması ve bana çok yakın durması yetmiyornuş gibi odanın loş ışıklı olması yeniden titreşime girmeme yardımcı oluyordu.

Yutkunarak jimin'e baktım. "Biraz uzak dursan."

Başını olumsuz anlamda sallayıp yüzüme nefesini üfledi. "Hayır. Artık uzak durmak istemiyorum. "

Başımı yere indirdiğimde eliyle çenemi tutup kendisine doğru kaldırdı.

Hadi ama onun gözlerine bakarken ölüyordum ama o daha çok bakmamı istiyordu.

Ellerimi göğsüne doğru koyup biraz ittirmeye çalıştım. "Jimin. Çok yakınız... "

Kıkırdadığında ona anlamsızca baktım. "Ve bu da hoşuna gidiyor." diye sözümü tamamladı.

Birşey demeden susmayı tercih ettim.

Yanaklarım yine alev almaya başlamıştı. Artık bu durumdan bıkmıştım sanırım.

Her utandığımda kızarıyordum.

Özellikle bu jimin'in karşısında daha sık oluyordu.

Dudağımda hissettiğim baskıyla kalbimin atışları az öncekinden iki katına çıkmıştı.

Jimin beni öpüyordu.

Tamam ilk değildi belki ama şu anki hissettiğim duygu öncekinden daha karmaşıktı.

Aniden aklıma dolan anılar jimin'i kendimden çekmeme neden olmuştu.

Arabada kendisinin hoşlandığından emin olmak için beni öptüğünü söylemişti.

Muhtemelen şimdi de aynısıydı.

Onun gözüne bakmadan konuştum. "Eğer bu da hoşlandığından emin olmak içinse yapma jimin."

Aniden gözlerimi onun gözlerine çıkardığımda onun gözlerinde sadece anlamsızlık görebilmiştim.

Daha fazla üstelemden yandan kaçıp kapıyı açtım. Sonra ona hiç bir şekilde bakmayıp konuştum.

"Uyumam lazım park jimin. Lütfen çıkar mısınız?"

Bir süre bekleyip elimi tuttuğunda ona baktım. İstekli bir şekilde konuştu. "Rosé. Beraber uyuyalım."

Elimi sertçe çekip dışarıyı gösterdim. Yavaş adımlarla dışarı çıktı. Bende arkasından kapıyı kapattım.

Kapıya yaslanıp hızlı hızlı nefes almaya başladım. Daha sevgili bile değildik ve istediği zaman öpüyor istediği zaman da benimle uyuyordu.

Ayrıca bay min ho ve annem varken çıkma teklifi etse bile kabul edemezdim.

Eğer edersem bu aşk ikimiz içinde imkansız bir aşk olurdu.

Annemin kaderini yaşamak istemiyordum.

Ama ne yapacağımı da bilmiyordum.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle kafamı yatağa döndürdüm. Seslice bir nefes verip yatağa yürüdüm.

Telefonumu elime aldığımda annemden mesaj geldiğini fark ettim. Şifreyi açıp mesajı okudum.

Busan'a inmeme bir saat kaldı. Yarın bir cafe'de buluşalım bence. Hem çay falan içeriz, hasret gideririz. Cafe'nin konumunu atıcağım. Oraya yarın saat üçte gelirsin kızım. Seni seviyorum...

Konum*

Benim ona cafe'ye gitmeyi teklif etmem gerekiyorken o teklif etmişti. Bu büyük bir şanstı aslında.

Yarın büyük gündü. Annemin ne tepki vereceğini çok merak ediyordum.

Uzun süredir görüşmeyen aşıklar görüşecekti.

Ve daha yeni birbirine aşık olanlarda bu garip gecenin ardından tekrar görüşecekti.

Hiçbirşey olmamış gibi.

Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin