(Rosé)
Kapıya gürültülü bir şekilde vurulmasıyla uyandım. Üç gündür sessizliğe alışmıştım. Bir anda bu ses fazla gelmişti.
Tekrar kapıya vurulunca yerimden kalktım ve kapıya yürüdüm. Zaten çok uzakta değildi kaç gündür salonda yatıyordum.
Kapıya geldiğimde boğazımı temizleyerek seslendim. "Kimsiniz?"
"Rosé aç şu kapıyı!"
Jimin'in sesini duymamla birlikte yutkundum. Israr etmeyecektim. Kapını kulpunu yavaşça indirip kapıyı açtım.
Evet belki üç gündür jungkook'u bile evime almamıştım. Ama jimin farklıydı. Onun yanımda istiyordum.
Gözlerine baktığımda bana farklı baktığını görebiliyordum. Gerçekten farklıydı. Duygu karmaşası yaşıyormuş gibi...
Bir anda bana sarılınca ilk önce şaşırıp tepki veremesemde ben de ona sarıldım. Ona sarıldığım anda jimin daha sıkı sarılmıştı.
"Rosé neden üç gündür gelmiyorsun?"
Cevapsız kalıp şu anki anın tadını çıkarmaya karar verdim. Verdiğim bahaneler belki onunin geçerli olmayacaktı ama gerçekten düşünmeye ihtiyacım vardı.
Benden ayrıldığında sokak kapısını kapatıp tekrar bana döndü. Ellerini yanaklarıma götürüp okşadı ve uzun uzun gözlerimin içine baktı.
Hayatımda yaşadığım en huzurlu an diyebilirim. Hiçbir zaman bu kadar güvende hissetmemiştim.
"İçeri geçelim mi?"
Jimin'in sorusuna baş sallamakla yetindim. Beni bırakıp salona geçtiğinde aptal gibi sırıtıp yanağıma dokundum.
Aşık olduğunu bilsemde hala bana dokunması veya manalı sözler söylemesi garibime gidiyordu.
Ben de arkamı dönüp salona girdim. Jimin'i duvara bakarken beklemiyordum tabi.
Tabi ya seni seviyorum yazısı!
Sertçe yutkundum ve jimin'e baktım. Hala duvara bakıyordu. O tabloyu jimin gelemden önce asmam gerkiyordu. Böylece yazı görünmezdi.
"Rosé..."
"Jimin ben... bir anlık sinirle oldu herşey bak gerçekten..."
"Beni seviyorsun."
Bana baktıktan sonra tekrar duvara döndü ve konuştu. "Gerçek mi değil mi?"
Dudağımı ıslatıp derin bir nefes aldım. "Gerçek..."
Başını tekrar bana döndürdüğünde ben yere doğru baktım. Uzun zamandır istediği şeyi itiraf etmiştim. Belki de biliyordu. Ama annemler yüzünden çok fazla ısrar etmiyordu.
Başımı kaldırıp jimin'e baktığımda yine aynı şekilde bana bakıyordu. Daha çok donuk bir şekilde. Belki de benim bir atak yapmamı bekliyordu kim bilir.
Yavaş adımlarla jimin'e doğru yürüdüm. Ona yaklaştığımda önünde durdum. Hala beni izliyordu.
Derin bir nefes alıp boynuna yöneldim. Boynunun bitiş kısmına minik bir buse bıraktım. Sonra çok fazla çekilmeyerek istediğim başka bir yeri öptüm.
Sağ elimi onun omzuna koydum. Sonra da yavaş hareketlerle kalbine indirdim. Hareketlerini izlemek hoşuma gidiyordu.
Kalbi, duruşu gibi soğuk değildi. Hızlı hızlı atıyordu. Elim oradayken minik bir öpücük daha kondurdum.
Bu sefer benim için biraz yukarıda olan çenesine yöneldim. Oraya da bir öpücük bırakıp biraz çekildim.
Nefesim ona değiyordu ama önemli bir atak yapmadan önce beklemem gerekiyordu.
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp dudaklarımı jiminin dudaklarına bastırdım. Herşeyi aniden yapmıştım çünkü eğer daha fazla beklersem birşeylerden vazgeçeceğimi biliyordum.
Onu öpmeye başladığımda beni taklid ederek karşılık vermedi. Ama kalp atışlarından fark ediyordum. Heyecanlıydı.
Bunun benim sayemde olması çok muhteşem bir histi.
İşin garibi annem, bay min ho, okulum, arkadaşlarım... Hiçbiri umrumda değildi artık. Hayatıamı onlara göre şekillendiremezdim.
Jimin beni geri çektiğinde merakla ona baktım. İstediği şeyi vermeme rağmen karşılık vermiyor ve beni durduruyordu.
"Rosé. Durdurdum çünkü daha fazla devam edersen...daha fazlasını isteyebilirdim."
Tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım. Diyebileceğim birşey yoktu.
"Ayrıca biz hala sevgili değiliz değil mi?" dedi jimin muzipçe gülümseyerek.
Ona aşkımı itiraf etmiştim işte daha ne bekliyordu ki?
Bıkkınca nefesimi verip koyu kahve gözlerine baktım "Seninle çıkmayı kabul ediyorum park jimin."
Sırıttığında bu sefer o dudaklarıma yönelip öptü.
Belki de annemin kaderi beni bekliyordu.
Ama her halükarda ayrılacaktık. Şu kısa zamanda birbirimizle olmanın tadını çıkarmalıydık...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...