18. Bölüm (Sinir kırizim)

253 13 0
                                    

Burcu'dan

Bugün Okul iyidi. Hep derslerimi iyi dinledim. Ona bakmamaya çalıştım. O bana iyi gelmiyor. O dediğim Selçuk oluyor, ismini anmak istemiyorum. Keşke hiç ona bulaşmasaydım. Benim aptallığım. Hayır saçmalama, Burcu sen çok abartıyorsun. Bu kadar takmicaksın, sen onu delirtmedinmi? Yok be ne alakası var, ben sinirliydim ve onunla o anda konuşmak istemiyordum oda zorlayinca böyle oldu. O beni tutup duvara iteklediğinde, çok korktum, o korkuyu hiç unutmicam. Tühlerim diken diken oldu, birşey yapıcak zandım ama yapmadı. „git ne yaparsan yap" dedi.

Kızlar bana iyi geliyor. Hatta Kaanlada iyi oldum. Düşündüğüm gibi değilmiş Kaan. Belkide ben ona gerçekleri, söyledikten sonra değişti, bilmiyorum. Kaanla anlaşmıştım, bir yere gidip, birşeyler içiceğimizi. Bizde Okuldan sonra gitmeye karar verdik.

Okul bittikten sonra onu Okul Parkında bekledim. Arabasını almaya gitti. Beni yürütmek istemiyormuş. Porscheside beyaz. Oradan bana doğru geliyordu, çok güzel. Kaan bana Arabadan seslendi „gel fıstık."Ben Arabaya bindim ve kemerimi bağlarken, Selçuğu gördüm. Bize doğru bakıyordu. Bende ona bakakaldım ve daldım ama Kaan Arabayı bir hızla sürünce kendime geldim. Bizi gördü. Neden orda duruyordu? Ne düşünüyor acaba şimdi? Karnıma ağrılar girdi. Ona bütün gün bakmamaya çalışırken şimdi birden bakınca, bir kötü oldum. Arabada müzik çalıyordu, sesizdi ama sonra sesini açtı ve Kaan dediki „Bu şarkıya bayılıyorum." Bende ona baktim.Müziğin hangi müzik olduğunu anlamadım.

Kaan: Burcu, neyin var ellerini niye sıkıyorsun?

Ben: hiç fark etmemişim

Kaan: Burcu iyimisin?

Ben Kaanin yüzüne baktım ve gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. İşte bunu sormicaktı, bu soruyu sorunca ağlayasım geliyor, üzgün olduğum zaman. Kaan Arabayı durdurdu.

Kaan: Burcu? Ne oldu niye ağlıyorsun?

Ben cevap veremedim. Ellerimle yüzümü kapattım, beni böyle görmesin diye. Kaan bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Oda benim başımı ve sırtımı okşuyordu. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Bu geçicek biliyorum geçicek, sevmiyorum onu. Sevmiyorum onu, sevmiyorum onu. Baskasini sev. Kaanı sev nebiliyim, onu sevme. Burada duramam ben, bana temiz hava lazım.

Ben: Kaan ben burada duramam, bana hava lazım (Arabadan çıktım)

Kaan: Burcu dur! Nereye?

Bana Kaan Arabadan seslendi „ben Arabayı park edip geliyorum." Ben ama onu beklemeden devam yürüdüm. Yine çok trafik var, nasıl yer bulucaksa. İyice içime çektim havayi. Havada hava değilki, iğrenç gaz kokuyor. Kaan bana koşarak geldi. „Burcu, istersen bir yere oturalım."

Ben: Hayır olmaz istemiyorum, yürümeye ihtiyacım var

Kaan napıcağını bilmiyor bir vaziyette. O duyguyu bilirim. Birisi ağlar ama sen ona ne diyiceni bilmiyorsun, heleki bilmiyorsan neden ağladığını.

Ben: Kaan senden birşey bekle miyorum sadece yanımda kal

Kaan: Tabiki kalırım, istesende istemesende kalırım

Bu cümleyi duyduktan sonra, Selçukla kavgamız aklıma geldi. Demiştiki „Peşinden gelirim, istesende istemesende." Daha çok ağlamaya başladım ve Kaan bir yere oturmamızı istedi. Yakında bir park vardı, çocuk parkı, oraya gittik. Çocuklar oynuyordu, bizde orada bir yere oturduk. Ben kolarımı dizime dayayıp, ellerimi yüzüme kapadım.

Birden bir kız çocuğu geldi yanımıza: Niye ağlıyorsun?

Ben, çocuğa baktım ve göz yaşlarımı sildim.

Nereden bilebilirdim ki?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin