Geçmişiniz de ne var? Kirli lekeler mi? Yoksa geleceğinizin aksine beyaz papatyalar mı süslüyor? Belki de geçmişiniz tıpkı benim ki gibi koca bir bilinmezliktir. Geçmişiniz kirli mi veya hiç olmadığı kadar temiz mi bilmeden yaşamak nasıl bir duygu bilir misiniz? Tıpkı çürük bir şey yemiş gibi acı bir tat bırakır geriye. Yutkunursun ard arda. Ama o tat damağınıza yapışmış gibi gitmiyordur. Elinizden sadece litrelerce su içmek gelir. Ama nafile. Bilinmezlik bayat bir tat verir genzine.
Korka korka ikinci sayfayı çevirdim kalbim hızlı hızlı atarken.
"Dağ evine ulaştığım da büyük baban çoktan babanı yaralamıştı bile. Baban kanlar için de yerde yatarken annenin çığlıkları dağları haykırmıştı. Baban anneni vurmak üzerken arkadan ona vurarak engel oldum. Annen babanı kanını elinde taşırken onu o dağ evinden kurtarıp kaçtık. Biliyorduk ki büyük baban asla peşimizi bırakmayacaktı. Annen kendi annesine gitti. Yardım istedi. Ama büyük annen ona karnındaki çocuğu nasıl yapmasını biliyorsan öyle başının çaresine bakmayı da bileceksin demiş. Büyük baban eve ulaşmadan kaçtık. Annen benim kardeşimdi Esir. Ailemden görmediğim sevgiyi onda gördüm. Bu yüzden onun için gözümü dahi kırpmadan ailemi terk ettim ve onunla kaçtım. Baban hayatta mıydı yoksa çoktan kan kaybından ölmüş müydü bilmiyorduk. Annen babana dönmek için çok ağladı ama dönseydik büyük baban ikimizi de öldürürdü. Kaçak yollarla Amerikaya kaçtık. Ama büyük baban izimizi buldu ve peşimize düştü. Amerikada ki ikinci haftamız da küçük bir gece kondu da az bir para karşılığında yaşamaya başlarken büyük baban bizi buldu. İki körpecik kız ancak bu kadar kaçmış ve saklanmıştık. Elimizden fazlası gelmiyordu. Büyük baban annene silah çekti. Onu öldürmek istedi. Onu engellemek için üstüne atlayıp silahı almaya çalıştım. Annen de yardım etmek için babasının elinden tuttu. Ama hepimizin hayatını karartan o silah sesi küçük oda da yankılandığın da hepimiz için her şey bitmişti. Dördümüz için . Annen ve ben asla hangimiz büyük babanı vurduk bilemedik. Hangimiz katildik bilmiyorduk. Büyük baban tek el ateşle göğsünden vurularak öldü. Gelen Amerika polisleri hiçbirimize acımadı. İkimizi sorguya aldıklarında ikimiz de suçu üstlendik. Bu yüzden ikimiz de yargılandık. Bütün paramızı harcamıştık ve elimiz de tek kuruş para yoktu. Avukat bile tutamadık. Bu sayede ikinci bir mahkemeye bile çıkmadan hapisaneye gönderildik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAM+18 (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi, burda seni öpersem bana karşı çıkar mısın deam morte?" Deam morte, ölüm tanrıçası.. Kalbim tekledi. İçimde binlerce feryat yükseldi. Onun kucağında bir kedi misali, hayır tanrım bir çocuk misali tünemişken tıpkı bana yakıştığı gibi ölüme...