Etrafımda elit gezen varoş insanlar var. Para ve güç ile bir yer edinmeye çalışan tutarsız insanlar. Kendini herkesten üstün gören, ama aslında yanlızca kendi hayatlarının pisliğini saklamaya çalışan insanlar.
Sevgili hayatım bir gün olur da böyle bir insana dönüşmeye başlarsam, kendini sonlandır. Öyle güzel ve gösterişli bir son olsun ki kader kendinden utansın. Çünkü ben şerefli bir ölümü şerefsiz bir hayata tercih ederdim.
Elimde sıkı sıkı tuttuğum silâhın metalik yüzeyi tenimde soğuk bir ürperti bırakıyordu. Avuçlarım arasına bıraktığı ağırlık ise omuzuma binen ağırlıktan daha hafif değildi. Bir kapıya bir de içeride gelen gülüşme seslerine kulak kabarttım.Önümde yanlızca iki seçenek vardı. Fazlası zarar ziyan.
Ya şimdi bu kapıdan çıkar gider ve onlar haberdar olana kadar epey bir uzaklaşırdım. Ya da içeriye girer hiç bir planım olmadan intikamımı almaya çalışırdım. Biliyordum ki normal her insan şimdi intikamı düşünmez , yanlızca kapıdan çıkar ve ardına dahi bakmadan kaçardı.
Ama en derinlerimde saklı küçük sırrım alayla gülümsedi. Sen normal değilsin Esir. Asla olmadın. Normal bir insan ne yapar diye düşünme. Aksine anormal bir insan ne yapar diye düşün. Ya da sadece şimdi aklında ne varsa , ne düşünüyorsan onu yap.
İki adım attım ve çıkış kapısını ardıma aldım. Sana sırt çevirdim sahte özgürlük. Yıllar önce uğrasaydın bana. Anneme ve Menekşe teyzeme.
Ben dışarıyı merak ederken sen bir kez olsun çalmadın kapımı. Şimdi ise ben açmadım sana çıkan kapıları. Ardımı döndüm. İntikam uğruna senden vazgeçtiysem eğer bil ki sana asla sahip olmadığımdandır. Bu da sana intikamım olsun.
Elimdeki silahı daha sıkı tuttum. Daha önce kullanmamıştım ama bu kullanamayacağım anlamına gelmiyordu.
Bir iki adım daha atıp içerden gelen seslere kulak kabarttım.
"İstediğini yaptım anne. Şimdi babam hakkındaki gerçekleri söyle artık."
Parmak uçlarımla attığım adımları sabitledim ve sırtımı duvara yaslayıp nefesimi tuttum. Bu Ege'nin sesiydi.
"Babanı çok seviyorsun öyle değil mi oğlum? Her zaman onu benden çok severdin. Çocukken bile."
Füsun hanımın sesi az öncekine nazaran daha kısık çıkıyordu. Acı çekermiş gibiydi.
"Acıtasyon yapma anne. Eğer o kızı kaçırmakta sana yardım edersem babam hakkındaki gerçekleri söyleyecektin. Şimdi ya söyle, ya da gider kızı serbest bırakırım."
Bir süre hiç bir ses duymadım. Kalbim hızlı hızlı atarken sırtımdan aşağı kayan ter damlacığı tüylerimi ürpertmişti. Ege neler söylüyordu böyle?
"Pekala, baban hakkındaki gerçekleri mi bilmek istiyorsun? O zaman anlatayım. Baban neden hapiste biliyor musun?"
"Evet. Kara para aklamaktan ve şirketin hisselerini yasal olmayan yollardan zimmetine geçirmekten."dedi sabrı taşıyormuş gibi.
Tekrar Füsun hanımın alaylı kahkası yankılandı. Diğer adamın hiç sesi çıkmıyor olması beni şüphelendirmişti. Biri aşağıda zinciriydi. Peki ya diğeri?
"Ah benim saf oğlum. Baban bu pislikleri de yaptı elbette. Ama sence sadece bu suçlardan mı içerde? Büyük babanın mirasıyla kefalet öder ve kolaylıkla çıkardı. Senin baban cinayetten içeride."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAM+18 (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi, burda seni öpersem bana karşı çıkar mısın deam morte?" Deam morte, ölüm tanrıçası.. Kalbim tekledi. İçimde binlerce feryat yükseldi. Onun kucağında bir kedi misali, hayır tanrım bir çocuk misali tünemişken tıpkı bana yakıştığı gibi ölüme...