Bir intikam planı çizdim köhne hayal dünyamda. Bana bu hayatı layık gören kadere ve kimsesizlik adı altına haykıran çırpınışlarıma.. Bir intikam planı çizdim izbe hayal dünyamda. Bana elini uzatmayan milyonlarca insana ve beni almayı red eden iblis adı altındaki ölüme.
Şimdi bana intikam planını çiz. Başrolde sen ve kindar duyguların. Hepsini yak ve yık. Hayat bize acımayacak.
Arabanın temiz camından dışarıya bakarken artık kalçamın uyuştuğunu ve kanımın daha yavaş aktığını hissediyordum. Sanırım iki saaten fazladır arabanın arka koltuğunda oturuyorum. Hemen yanımda Ege ve Efe oturuyordu. Arabaya binmeden önce Efe ortaya oturmak için Ege'yi tehtit etmişti ama zaten Ege'nin umrunda bile değildi. Sadece ikizine ruhsuzca bakıp göz devirmişti. Cam kenarına oturup kendi ülkemi ilk defa görmeye başladığım da açıkçası beklediğim manzara katiyen sadece arabalar değildi.
Hayatım boyunca bu kadar arabayı bir arada görmemiştim. Hoş zaten daha iki hafta önce ilk kez arabaya binmiştim. Arabanın içinde boğuk bir hava olsa da aldığım güzel kokulu parfümler beni rahatlatıyordu. Özellikle bahar gibi kokan bir parfüm gözlerimi açık tutmamı sağlıyordu.
Camdan dışarıya bakarken durmadan kornaya basan, bağıran ve sinirli bir şekilde trafikteki arabalara bakan insanlara bakıyordum. Kendi insanlarıma. Hâlâ kendi ülkemin topraklarına düzgün ayak dahi basmamıştım. Ama onlara bakarken hepimizin aynı ırktan olduğunu düşünmek uzun zaman sonra bana kendimi yanlız hissettirmiyordu. İşte sadece bunu düşünmek bile içimi ferahlatıyorsa , umarım ömrümün sonuna kadar kendi ülkemde yaşma fikri ile iyi şans hep benimle olurdu.
"Amcam seni çok merak ediyor."
Yavaşça kolu koluma değen Efe'ye döndüm. Yüzüme merakla bakan tatlı yüzü fazla yakınımda duruyordu. Kendimi hafif geri çektim ve başımı arkamdaki cama yasladım. "O... neden beni almaya gelmedi?"
Belki gelmiş olsaydı elim ayağım tutmazdı. Babam işte o adam. Artık baba hasretini sonlandırıcak adam. Ama neden beni karşılamak için gelmemişti ki? Ona o kadar ihtiyacım varken. Efe gözlerini kaçırıp önüne döndü.
"Onu suçlama Esir. Gelmeyi çok istedi ama gelemedi. Hem seni almamız için bizi gönderi ya."
Tekrar camdan dışarıya bakmaya devam ederken ona verecek cevap bulamamıştım. Ne demeliydim bilmiyorum. Ama benim ona ihtiyacım vardı mı?
Efe benim durgunlaştığımı fark edince ki açıkçası zaten her zamanki ruh halimin bu olduğunu anlamışlardır, gülerek koluma vurdu. "Bak kulüpteki kızlara senin Alkan ikizlerini beğenmediğini söylesek linç yersin. Özellikle Aron Alkan'ı beğenmediğini söylersek kesinlikle ölürsün."
Efe gülerek öndeki abisinin koluna vurdu. Yutkunarak onun siyah saç tutamlarının düzgünce uzadığı ensesine baktım. Aron..Adı bu mu? Aron Alkan.
Sırtımı rahat koltuğa yasladım. Yanımıza geldiğinde kendini bana tanıtma zahmetine dahi girmeden önümüzden yürüyüp gitmişti. Ege sessiz kalırken Efe arkasından "Voha bu ne sertlik yiğidim?!" Diye bağırmıştı ama o bunu bile umursamadan yürüyüp gitmişti. Arkasından onu takip ettikten sonra bu arabaya binmiştim.
Sessiz yolculuğu bozan tek şey arada sırada konuşup saçma bir şeylerden bahseden Efe oluyordu. Onun heybetli vücudu ön koltuğa o kadar güzel yakışmıştı ki arabaya bildiğimizden beri onun tarafına bakmamak için büyük savaş veriyor olsamda arada gözlerim ona kayıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAM+18 (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi, burda seni öpersem bana karşı çıkar mısın deam morte?" Deam morte, ölüm tanrıçası.. Kalbim tekledi. İçimde binlerce feryat yükseldi. Onun kucağında bir kedi misali, hayır tanrım bir çocuk misali tünemişken tıpkı bana yakıştığı gibi ölüme...