Uçsuz bucaksız gökyüzü altında toplanmış milyonlarca insan. Milyonlarca hayat ve milyonlarca kader. Her biri kendi hayatının başrolünde oynuyordu. Sizce sizin hayatınızda ki rolünüz ne? Benim hayatımdaki rolüm daima rahata ermeyen anormal bir kızdı.
Küçücük bir mutluluk peşinde yaralı dizleri ile koşan aptal bir kız. Sonra bir bakıyorum ki rolüm değişeli çok olmuş. Oynadığım röldeki kız mutluluğa ardını dönmüş hızlı adımlarla uzaklaşıyor.
"Bunu unut Esir. Böyle bir şey olmayacak! Asla tekrar oraya dönmene izin vermem!"
Başımı eğdiğim yerden kaldırdım ve onu tanıdım tanıyalı ilk kez bana sinirli bakan badem gözlere baktım. Babamla çok geç tanışmıştık. Ben babamla tam on sekiz yıl sonra tanıştım. Belki çok vakit geçirmemiştik ama ikimiz de biliyorduk ki, tutunacak tek dal birbirimizdik. Ben ona tutunmuştum, o ise bana. Çok değil daha bir ay önce ikimiz de hayattan ümidimizi kesmiştik. Sadece bir çare ölümü bekleyen ve günübirlik yaşayan insanlardık. Sonra ilk defa birbirimizi bulduk.
Yıllar sonda babamı bulmuştum. Ona tekrar Amerika'ya gitmek istediğimi söylediğim zaman resmen sinirden gözü dönmüştü. Biliyordum ki yıllar sonra beni bulmuşken tekrar kayıp etmek istemiyordu. Bir hizmetli babamın emri üzerine Aliş'i odasına çıkartmışken Alkan kardeşler sessizce bizi dinliyorlardı. Her biri aynı şeyi düşünüyordu.
Kafayı yediğimi!
Ama ne olursa olsun babamı ikna edicek ve Amerika' ya gidecektim. Buna mecburdum.
"Bunu yapacağım baba. Gitmek zorundayım."
"Hayır değilsin! Sen daha on sekiz yaşında bir çocuksun!"
Âdeta haykıran babama ruhsuz gözlerle baktım. Ah be baba, ben doğduğum gün büyümüştüm. Beş yaşında ise olgunlaşmış ve çocuk olmaktan çıkmıştım. Annemi kayıp ettiğim gün hayatın tüm yükünü omuzlarıma yüklemiştim. Şimdi bana çocuk derken sende biliyorsun gözlerimde katledilen çocuğun kimsesiz mezarlığını.
"Menekşe teyze tehlikede baba. Mektubu sizde okudunuz. Onu kurtarabilecek tek kişi benim. O ikimize annemin emaneti. Yüz üstü bırakamam."
Babam gözlerini yumdu. "Biliyorum o annenin bize amaneti. Ama onu kurtaran kişi sen değilsin. Hemen şimdi Sarp'ı oraya yollayacağım ve yetkili kişiler ile görüştüreceğim. Seni tekrar o cehenneme gönderemem."
Hiçbir Alkan kardeşlerden ses çıkmıyordu. Ne beni savunuyorlardı. Ne de babamı destekliyorlardı. Sadece sessizliğe sığınmışlardı. İkizler yan yana sessizce oturmuşken Aron başını geriye yatırmış ve gözlerini kapatmıştı. Rahat ve umursamaz bir şekilde. Ama bizi dinlediğinde dair bahse bile girebilirdim.
"Ne sanıyorsun baba. Avukatını oraya yollayınca herşey hal olucak mı? Bütün hayatım orda geçti benim. Orada yetkili tek kişi baş gardiyandır. Yıllar boyunca istediklerini öldürdüler, işkence ettiler. O zaman yetkililer neredeymiş!?"
İstemsiz sesim yükselince dudaklarımı dişleyip derin bir nefes aldım ve daha sakin bir ses tonuyla devam ettim. "Senden izin almıyorum baba. Yardım istiyorum. Yardım etsen de etmesen de ben bir şekilde giderim zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAM+18 (Tamamlandı)
Teen Fiction"Şimdi, burda seni öpersem bana karşı çıkar mısın deam morte?" Deam morte, ölüm tanrıçası.. Kalbim tekledi. İçimde binlerce feryat yükseldi. Onun kucağında bir kedi misali, hayır tanrım bir çocuk misali tünemişken tıpkı bana yakıştığı gibi ölüme...