Zehir yeşili ve kuyu siyahlığı

3.7K 242 370
                                    

Tam karşında görüyor musun? Görmeni istiyorum. Peki görmeni istediğim şey ne biliyor musun? Hayır bilmiyorsun ve görmüyorsun. Görmeni istediğim şey benim kanımdan oluşan sonum. Görmeni istediğim şey bir adamın uzun parmaklarla çizdiği yolum. Biraz daha iyi bak. Ve bana tarif et. Çünkü sonumu  çizen adamın esiriyim. O görmemi ve duymamı istemiyor ve ben onun sonunu çizen parmaklarını göremiyorum.  Bana tarif et. Ve bana gerçeği anlat.

Kara tabuttan mezarlar yaratıyor o adam. Her birinde ayrı bir parçam. Hepsini kendine saklıyor toprağa bile bırakmıyor. Çünkü o adam ölümü  de dirimi de istiyor. Çünkü o adam çok bencil, ve o adam her şeyimle bana sahip. Ruhumu o adamın avuçlarında bırakıp kaçtım. Ondan kaçtım. Ondan kaçamazdım. O bendi. Ve insan kendisinden kaçamazdı

"Daha iyi misin Esiroşum?"

Başımı iki yana sallayıp ona biraz daha sokuldum.  O kadar sıkı sarıldı ki  kemiklerim sızladı. Ve ben onun sızlattığı kemiklerimin acısında bile Aron'u düşündüm. O ağrıda bile Aron'u istedim. Ve o ağrıda bile Aron'u aradım. Bu elimde değildi. İstiyordum. Bana ihanet eden bir adamın varlığını istiyordum. Yutmundum. Ve saçlarım arasında dolaşan parmaklarla gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Efe'nin kokusu ciğerlerime doluyordu. Yatakta sarılı halde uzanıyorduk. Bunu ben istemiştim ve Efe bir kez olsun red etmemiş ya da tereddüt etmemiş, hatta sormamıştı. Sadece bana sarılmıştı. Sıkı sıkı.

Biliyordum anne ve babasının bana yaptıklarından sonra o suçlulukla ölüyordu. Ve ben onu teselli edecek gücü bile kendimde bulamıyordum. Bütün gücümü  siyah kuyuların sahibinin avuçlarına bırakıp kaçıp geldim. Gözlerim sızlıyordu. En son onun kolları arasında kendimden geçene dek ağlamıştım. Son hatırladığım kolları arasında yığılıp kaldığımdı. Sonra gözlerimi açtığım da kendi evimdeydim. Yatağımda yatıyordum. Yatağımın hemen yanında tekerlekli sandalyesiyle babam bekliyordu. Bir elim onun avuçları arasındaydı. Diğer tarafta sarı saçlı mavi gözlü erkek kardeşim vardı. Efe Alkan. O da parmaklarımı avuçlarına dolamıştı.

İkisinin sessizliği içinde doğdum. Ve gözlerimi açmıştım. Babamın ağlayan yüzü ve Efe'nin bitik halleri. Odanın bir köşesinde yığılıp kalmış Ege'nin ilk defa çökmüş omuzları. Bir kaosun içine doğduğumu fark etmiştim. Aron ben baygınken beni eve taşımıştı.  Kolları arasında ölü  gibi yatarken çıkagelmişti. Ve ben uyanmadan beni olmam gereken yere bırakıp gitmişti. Saatler geçti ve birkaç saat daha devrildi.

Babam ve Ege hala evde duran polisler için yanımdan ayrıldıklarında Efe ile sarılarak yatağa uzanmıştık.

"Efe, bundan sonra ne olacak? Hiçbir şey olmamış gibi okula gidip dönecek ve devam mı  edeceğiz?"

Tahriş olmuş boğazım kurumuştu. Dudaklarım çatlamış ve kabuklanmıştı. Bunları umursamıyordum. İşime gelmiyordu belki de. Efe iç çekti. Beni biraz daha sıklaştırdı kolları arasına. Öyle güzel sarıldı ki ben utandım.

"Devam edeceğiz Esir. Birbirimize tutunarak devam edeceğiz. Hem ikisi de tutuklandı ve hapsi boyladı. Bundan sonra asla kaçamazlar. Biz yine hayatımıza devam edeceğiz."

Gözlerimi açarak karşı pencereden dışarıya baktım. Devam etmek mi? Neye nasıl devam edecektim. Efe tek sorunun anne ve babası olduğunu düşünüyordu. Onlarda hapsi boyladıklarıma göre Her şey  bitmişti devam edebilirdik. Ama öyle değildi işte. Tek sorun onlar değildi. Gözlerine esir düştüğüm adamın annesi herkesin bildiği gibi ölü  değildi. Ve o kadının şuan ki hedefi beni bir şekilde yok etmek.

KAM+18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin