5

899 39 13
                                    

(Yejin)- Siz sıkılmadınız mı?

İkisi aynı anda başını kaldırıp önce bana, sonra birbirlerine baktılar.

(Jimin)- Sıkılsam da gitmemeyi tercih ederim.

Jimin'in dediği şey ani olarak normal geldi ve Jungkook'a döndüm. Bir açıklama bekliyormuş gibi... Jungkook sadece Jimin'e bakıyordu. O an sinirli olduğunu düşündüm.

Yorulduğumu hissettiğim için dosyamdan programa göz attım. Bugünlük bu kadardı ve saat henüz erkendi. Yine de şirkette durmak istiyordum o yüzden gezinmek için ayağa kalktım.

(Yejin)- Ben biraz gezeceğim. İşlerim bitti. Kahve falan alırım.
(Jungkook)- Bende kahve alacağım.
(Jimin)- Bende bahçeye ineyim o zaman.

Üçümüz beraber odadan çıktık ve asansöre doğru yürümeye başladık. Yürürken yanımdan geçen bir çalışan ile aniden çarpıştık. Çarpışmanın etkisiyle yere düştüm.

(Çalışan)- Önüne baksana!
(Jungkook)- Gayet normal yürüyordu. Mal gibi önüne bakmayan sendin.
(Çalışan)- Özür dilerim, Jeon Bey.

Kız eğilip hızlıca yanımızdan ayrıldı. Jungkook'un ani çıkışıyla şaşırmış olmalıyım ki, hala yerde duruyordum. Jungkook'un kalkmam için uzattığı eli tutup ayağa kalktım.

(Jungkook)- İyi misin?
(Yejin)- İyiyim. Teşekkür ederim.

∆∆∆

(Yejin)- Yoongi haklı. Kesinlikle havuzdan çıkmamalıydın.

Üyelerle bahçede oturmuş sohbet ediyorduk. Yoongi, Namjoon'un nasıl bir teyze tarafından avlandığı anı anlatıyordu.

(Namjoon)- Çıktığım anda saldırdı muşmula suratlı. Gün boyunca havuzun altında saklanamazdım çıkmak zorunda kaldım.

Hepimiz kahkahalarla gülüyorduk. O anı görmesen de düşünmesi beni bir hayli güldürüyordu.

(Taehyung)- Menajer, sevgilin var mı?

Taehyung'un ani ve gereksiz sorusuyla gözlerimi açıp Taehyung'a döndüm. Sessizlik vardı, gözler bendeydi.

(Yejin)- Hayır, yok.
(Jin)- Hiç olmadı mı?
(Yejin)- Olmuştu, lisede.
(Namjoon)- Bize bahsetsene.

Sandalyede toparlanıp dirseklerimi masaya koydum.

(Yejin)- 3 yıl çıkmıştık. O zamanlar Busan'da okuyordum. Ailem yanımda değildi. Ne zaman boş olsa bende kalırdı. Onu gerçekten çok çok sevmiştim.
(Jungkook)- Sonra ne oldu?

Kahvemden bir yudum aldım ve kafamı havaya kaldırdım.

(Yejin)- Seoul'e geldi. Uzak mesafeden yürütemedik ve bitti. Acaba ne yapıyordur şuan? Yaşıyor mu? Bilmiyorum bile. Tek bildiğim beni bıraktığı.
(Jungkook)- Hala ona karşı bir şeyler hissediyor musun?
(Jimin)- Jungkook ne o? O gizemli çocuk musun? İlgini çekmiş gibi.
(Yejin)- Bilmiyorum. Hissetmiyorum sanırım.

Bana bakan gözlere döndüğümde hepsi elime bakıyordu. İstemsizce elimi kaldırıp baktığımda bayağı kanadığını gördüm. Hızlıca masadan kalkıp şirkete girdim.

Elime yara bandı yapıştırıp kağıtlarını atmak için arkama döndüğüm sırada Jungkook arkamda, elleri göğsünde bana bakıyordu.

(Yejin)- Korktum.. Bir sorun mu var?
(Jungkook)- Şu Busan'daki çocuk.. Ayrıldıktan sonra onu gördün mü hiç?
(Yejin)- Hayır, görmedim. Doğrusu çok yakışıklı olmuştur bence.

Cümlemi söylerken bir yandan da kağıtları çöpe attım ve kahve yapmaya başladım.

(Jungkook)- Adı neydi?
(Yejin)- Jeon Jungkook- Bir dakika?

Aniden Jungkook'a döndüm ve kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

(Yejin)- Bir ihtimal.. Sen o olabilir misin?
(Jungkook)- Seni yeniden görmek güzel Han Yejin.

Manager /JJK ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin