Şarkı Önerisi:
BTS- Let Go 😘Zümranın Ağzından:
Spor salonuna gelmiştik. Ulaşı da bulmuştuk ama daha yanına gidememiştik. Basketbol oynuyordu kendi kendine. Öfkesini atmaya çalışıyordu. Ne zaman öfkesini atmaya çalışsa basketbol oynardı.
"Hadi gidelim yanına." deyip bir adım attı Zümra. Kolundan tuttum ve durdurdum.
"Siz kafeye gidin. Ben konuşacağım onunla."
"Konuşmak isteyeceğini pek sanmıyorum. Fazlasıyla öfkeli duruyor."
"Ama öfkeli olduğu kişi benim. Ve benim konuşmam gerekiyor. Siz kafeye gidip bişeyler için ya da yeyin." Çantamı çıkarıp Mısraya verdim.
"Çantamda sende dursun. Gidip üzerimi değiştireceğim. Telefonum yanımda bişey olursa ararsınız." deyip arkamı döndüm ve soyunma odasına gittim. Kendi dolabımın önüne gelirken dolap şifresini girip dolabımı açtım. Ve içinden siyah taytımla siyah beyaz çizgili, önden bağlamalı tişörtümü çıkardım. Siyah vanslarımı da ayağıma geçirip saçlarımı topuz yaptım.
Ve telefonumu alıp dolabımı kilitledim. Sonrada soyunma odasından çıkıp basket sahasına ilerledim. Ulaş beni hala farketmemişti. Sahaya sessizce girdim ve sesimi çıkarmadım bir süre. Ulaş topu potaya doğru gönderdi. Ama top potadan geçmedi. Potaya çarpıp bana doğru geldi. Topu hemen tutarken Ulaş arkasına döndü ve beni gördü.Bir süre öylece gözlerime baktı. Kırgınlığını gözlerinden bile okumuştum. Ulaşın bana daha önce hiç böyle baktığını görmemiştim. Yutkunurken gülümsedim ve topu sektirdim. Sonra da ona doğru ilerledim.
"Beraber oynayalım mı?" Ulaş sektirdiğim topu kaparken
"Gerek yok. Ben tek başıma gayet iyiyim. Hem bakarsın sevgilim gelir falan. Bize engel olmak istemezsin değil mi?" Topu birkaç kere sektirdi. Yine göndermeye hazırlanıyordu ki topu ben kaptım.
"Ulaş lütfen konuşalım biraz. Hadi gel."
"Zümra istemiyorum. Sende basketbol oynayacaksan git başka top al onunla oyna. Beni rahat bırak."
"Ulaş lütfen. Amacım top oynamak mı sence? Ben konuşmak istiyorum." Ulaş bana doğru döndü ve
"Her zaman senin istediğin şeyi yapmak zorundayım değil mi? Her zaman senin istediklerin olmak zorunda. Ben bıktım Zümra! Sen beni dinledin mi orda? Kendi kendine yazdın çizdin sonuca bağladın. Konuşmamı kabul etmedin dinlemedin. Şimdi ben neden seni dinleyecekmişim? Bugüne kadar ne istersen yaptım. Zorla ya da güzellikle. Ama sen kırılma, üzülme diye elimden gelenin fazlasını yaptım. Sen beni bir gün bile umursadın mı? Şöyle yapmayayım belki üzülür dedin mi?" Ulaşın gözleri dolmuştu. İlk defa böyle görüyordum onu.