Kalpler soğuyunca başlarmış insanın kışı.
Şarkı önerisi;
Zeynep Casalini- Duvar 💓Eslemin Ağzından:
Şimdi olmazdı, onca sene sonra çıkamazdı karşıma. Onsuzluğa alışmışken gelemezdi. Hıçkırıklar boğazımda dizilirken yutkunmaya çalıştım. Geriye doğru bir adım atarken silahı daha fazla tutamadım ve silah yere düştü. Bacaklarımda daha fazla taşıyamazken dizlerimin üzerine yığılıverdim. Hızla eğilip karşıma geçti.
Hıçkırıklar dudaklarımın arasından dökülürken 5 yılın acısını çıkarmak istercesine ağlamaya başladım. O da karşımda ağlıyordu.
"Neden? Neden şimdi? Neden onca sene sonra?" Her bir sorumda yere yumruk atarken kollarını vücuduma sardı. Titrek bir nefes alıp
"Yemin ederim her şeyi anlatacağım sana Eslem. Ama önce beni dinle. Yalvarıyorum sana beni dinle." Gözyaşlarım yanaklarımdan düşüp yerde ki toprakla buluşurken ses çıkarmadım. Şu an onu dinlememem, buradan çekip gitmem gerekiyordu.
5 senedir yoktu meydanda. O 3 çocuğu tek başıma büyütmüştüm. Onların baba diye ağlayışlarıyla beraber bende gözyaşı dökmüştüm. Ve döktüğümüz gözyaşlarının haddi hesabı yoktu. Şimdi saçma bir açıklama yapacak ve ben onu affedecektim öyle mi?
"5 sene, çocukların 5 senedir baba diye ağlıyor. Onların döktüğü o gözyaşlarının haddi hesabı yok." Yanaklarımı silerken
"Yaprak dışarı çıkmayı sevmiyor. Neden peki?" Zoraki bir şekilde yutkunurken
"Etrafta baba kız görünce üzülüyor çünkü. Ağlamaya başlıyor! Yaprak bir kız çocuğu! Babaya ihtiyaç duyuyor! Rüzgar ve Çınar babalarına özenmeli değil mi? Ortada özenecekleri bir baba yok!" Meriç ses çıkarmadan sessiz sessiz gözyaşı dökerken kafasını başka yöne çevirdi.
"Bu çocuklar hasta olunca ne kadar sıkıntı çektiğimi sen bilmezsin tabi. Rüzgar kardeşlerine babalık yapmaya çalışıyor. Senin görevini üstlenmeye çalışıyor! En basitinden, bugün Yaprak hastalandı. Sabah ateşlenmiş. Benim haberim yoktu. Çınar korkuyla uyandırdı beni. Anne gözlerini açmıyor dedi. Sayıklıyor dedi. Yanına gittiğimde, haketmiyorsun ama baba diye sayıklıyordu o çocuk. Aldım kucağıma banyoya götürdüm ateşi düşsün diye. Çığlık çığlığa ağlıyordu, soğuk diye bağırıyordu. Rüzgar bir anda girdi küvetin içine. Kollarını doladı kardeşine, su gelmesin, üşümesin diye."
"Rüzgar daha 5 yaşında Meriç! Ama o çocukluğunu yaşayamadı anlıyor musun!? 5 yaşında ki bir çocukla ne kadar sohbet edebilirsin? Rüzgarla büyük bir adammışçasına sohbet edebiliyorsun. Bu çocuklar senin yüzünden olgunlaştı, bu çocuklar Linaya özenerek yaşadılar 5 sene sene boyunca. Yaprak, Linanın Urazla her zaman geçirişinde, her baba deyişinde buruk bir gülümsemeyle izledi! Sen beni bırakmadın Meriç! Sen çocuklarını bırakıp gittin! Sen çocuklarının ilk kelimelerini duymadın! Sen çocuklarının ilk adımını görmedin!" Meriç yutkunurken bana döndü.
"Şimdi hangi yüzle çıkacaksın o çocukların karşısına? Yüzün var mı çıkmaya? Hangi yüzle gittin okullarına? Ne dedin de çıktın karşılarına?"
"Eslem dinlemeden yargılama." dedi fısıldarken.
"Dinleyecek bişey yok Meriç. Benim karşıma da, çocukların karşısına da çıkma bir daha." Silahımı ve telefonumu yerden alırken Meriçe baktım son kez. Arkamı dönmüş gidiyordum ki
"Her ne olursa olsun beni dinleyeceksin Eslem. Çocuklarımıza kendimi affettireceğim. Sana kendimi affettireceğim. Neden 5 senedir olmadığımı dinleyince anlayışla karşılayacaksın." Yerimde öylece dururken