4

1.8K 139 74
                                    

Jungkook

Dün akşam kahve olayından sonra sorunsuz bir şekilde yatağa girip mışıl mışıl uyudum. Ne yalan söyleyim yatak rahattı. Şimdi de Yoongi’nin yatağını topluyordum. Kendi eli yok sanki.

Odasındaki banyodan su sesi kesildi. Üff çıkar birazdan bir an önce gidiyim bende. Tam kapıyı açacakken arkamdan seslendi.

“Ne bu acelen, isteyeceğim şeyler var.”

Sabır dileyip ona döndüm. “Buyrun Bay Min.”

Dizinin üstüne kadar olan siyah bir bornoz giyiyordu. Elindeki havluyla da saçının suyunu alarak dolabına yöneldi. Bununda her boku siyah nerdeyse ya.

Siyah kumaş pantolonla gömlek ve ceket uzattı. “Al bunları ve ütüleyip getir. Ceketin sadece yakalarını düzelet.”

Uzattıklarını alıp yapmacık bir şekide gülümsedim. “Tabii Bay Min.”

Kapıdan çıkarken seslendi. “Çabuk ol.”

Sabır. Duymazlıktan gelip çamaşır odasında istediklerini yaptım. Geri odasına giderken telefonuma mesaj geldi.

Namjoon
Jungkook aferin yeni ürettikleri telefonun özellik bilgilerini atmışsın

Mesajı şaşkınlıkla okudum. Nasıl ya, öyle önemli bir dosyayı neden ortada bıraksın ki? Her neyse demek ki o kadarda iyi bir iş adamı değil.

Ben
Sevindim beni ödüllendirirsin heralde?

Namjoon
Tabii ki dile benden ne dilersen

Ben
Güzel. İşim var şimdi sonra dilerim istediğimi ;)

Kimseye görünmeden telefonu geri cebime koyduktan sonra odasının kapısını tıklatıp girdim. Hala bornozlu bir şekilde tekli koltuğunda bacak bacak üstüne atmış bir şekilde bir dosyaya bakıyordu. Yüzüme bakmadan konuştu. “Yatağın üstüne bırak. Ayrıca kahvaltımı buraya getir.”

Elindeki önemli bir şey olmalıydı. Çünkü baya konsantre olmuş görünüyordu. Görmemesinden faydalanıp gözlerimi devirdim ve dikkatini dağıtmak için sahte bir şekilde öksürdüm. Ehehe piçlik.

“Ne var. Duymadın mı dediklerimi?”

“Kahvaltıda ne istiyorsunuz diye soracaktım.”

Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. “Protein ağırlıklı olsun.”

Tekrar dosyalarla ilgilenmeye başladığında hala elimde olan kıyafetleri yatağa bırakıp çıktım. Ne kadar da kaba, egoist ve odun biri. Mecbur olmasam yüzüne bakmam ya.

Mutfakta çalışan teyzeye Yoongi’nin istediği kahvaltıyı söyleyip yapmasını bekledim. Yemeklerini tabii ki ben hazırlamıyordum.

Teyze hazırladıklarını tepsiye koyup elime tutuşturup mutfaktan attığında şaşkınlıkla arkamdan kapanan kapıya baktım. Çalışanları da ona benzemiş.

Dikkatli bir şekilde gidip kapıyı çaldım. Gel demesiyle zor da olsa kapıyı açıp geri ayağımla kapattım. Bu sefer kıyafetlerini giymiş bir şekilde oturuyordu.

Yanında ki küçük sehpaya tepsiyi koydum. İlk tepsidekilere sonra da bana baktı. Alayla gülüp konuştum. “Merak etmeyin ben hazırlamadım. Rahatça yiyebilirsiniz yani.”

O da yan ağız sırıtıp sehpayla beraber tepsiyi önüne çekti. Kızarmış tam buğday ekmeğine reçel sürüp bana baktı. Pislik sağlıklı besleniyor bir de.

“Emin olamıyorum belki getirirken bir şeyler döktün üstlerine.”

Reçelli ekmeği bana uzattığında şaşkınlıkla bir ekmeğe bir de kendisine baktım. Ciddi olamazdı değil mi? Al dercesine ekmeği tekrar uzattığında yine almadım. “Dalga mı geçiyorsunuz? Yemeyeceğim onu.”

Tek kaşını kaldırıp oturduğu yerden elime tutuşturdu. “Ye diyorsam ye. İkiletme beni.”

“Ben tam buğday yiyemiyoru-“

Tam ayağa kalkacakken sürdüğü kısmı ısırdım. Öğk iğrenç bir ekmek. Yüzümü buruşturarak çiğnedim. Off her yiyecek içecek getirişi de bana mı yedirip içirecekti?

“İnandınız mı?”

Garip bir şekilde bakıyordu. “Neden yerken ağzın yüzün kaydı.”

Başımı başka bir tarafa çevirirken, nefesimi vererek hah sesi çıkardım. “Size bu ekmeği yiyemediğimi söyledim. Zorla yedirttiniz. Tabii yüzümü ekşiteceğim.”

Çemkirmeme sadece gülmüştü. Eliyle kapıyı işaret etti. “Çıkabilirsin.”

Kapıyı sertçe açıp çıktım. Ne kendini beğenmiş bir adam bu be! Keşke Tarhyung’un çalışanı olsaydım. Aynı dosyalar onda da vardır. Ay dosya demişken Yoongi gidince o mavi kapaklı dosyayı bulmalıyım.

Aşağı inip Jimin’in yanına gittim. “Jimin, Bay Min ne zaman çıkacak?”

“Bugün sadece akşam toplantısı olduğunu söylemişti. Kendisine neden sormuyorsun?”

“Bilmem hesap soruyormuş gibi olur diye.”

“Sorabilirsin, çekinmene gerek yok o sıkıntı etmez bu tarz şeyleri.”

Başımla onayladığımda yukarıdan Yoongi’nin adımı seslenmesini duyduk. Jimin’e gülümseyip odasına yöneldim. Off yine ne isteyecekti kim bilir.

Kapıyı çalıp içeri girdim. “Şunları toparlayıp götür bir de bana filtre kahve yap. Adam akıllı yapıp getir ama.”

Ya bir kere, bir insan konuştuğu kişinin gözlerine bakmalıdır. Bu bir nezaket kuralı gibi bir şeydir ama ah pardon nezaket onda yoktu.

Suratsız bir şekilde toparlamaya başladım. “Tabii nasıl isterseniz.”

Biraz vicdan yapsak bir problem olmazdı değil mi?

“Ne oldu, ne bu surat ve tavır?”

“Yok bir şey Bay Min.”

“Pekâlâ.”

Tepsiyi elime alıp şaşkınlıkla ona baktım. Tekrar bacak bacak üstüne atıp tabletine odaklandı. Bu ne ilgisizlik, bu ne hadsizlik, bu ne...aklıma başka bir şey gelmedi.

Bir şey demeden odasından çıkıp kahvesini yapmaya başladım. Bu sefer cidden bir şey yapmayacağım bakalım yine denettirecek mi?

Kahvesini bardağa doldurup odasına adımladım. Ay bu akşama kadar buradaydı bir de. Kapıyı çalıp içeri girdim ve kahvesini önüne koydum.

Yine yüzüme bakmıyordu tabii. “Tamam çıkabilirsin.”

Şaşırdım. “Ne?”

Bakışlarını bana çıkardı. “Anlamıyor musun, çıkabilirsin diyorum.”

Ya bu adam neden beni küçümseyip duruyordu ya. Dudaklarımı büzüp arkamı dönecekken elimdeki tepsi kahve kupasına çarpıp Yoongi’nin üstüne dökülmesini sağladı. Siktir sıçtım.

Yoongi anında ayağa kalkıp pantolonun yapışmaması için çıkartırken ben de cebimdeki sümüklü peçetemle bacağını temizlemeye çalışıyordum. “B-bay Min çok üzgünüm. İnanın yanlışlıkla oldu. Su! Bir su tutalım. Evet!”

Kaşları çatık bir şekilde beni onayladı. Odasındaki banyosuna yöneldiğimizde anında suyu açtım. Duş başlığı yukarıda asılı olduğu için ikimizde ıslanırken Yoongi sinirle hala su akıtan başlığı alıp suyu bana tutmaya başladı. “Daha fazla beni sinirlendirmeden çık Jungkook!”

Çıkmadan önce bacağındaki kızarmış bölgeye tuttuğunu gördüm. Çokta bir şey olmamış gibiydi ya. Bu arada ıslak Jungkook’a dayanamayıp beni çıkartmadıysa ben de bir şey bilmiyorum.

My Spy/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin