36

1K 85 23
                                    

Yoongi

Arabayla kafenin önüne geri döndüğümde Jungkook’un orada olmadığını fark ettim. Belki ben gelene kadar tuvalete falan gitmiştir diye düşünüp birkaç dakika daha bekledim ama gelen yoktu.

Telefondan Jungkook’u arayıp kulağıma yasladım. Uzun bir süre bekledikten sonra açılmıştı.

“Jungkook nerdesin? Seni bekliyorum kaç dakikadır.”

“Jungkook benim yanımda Yoongi. Boşuna bekleme.”

“Sen kimsin lan? Jungkook nerde?”

Karşı hattan gelen iğrenç sesle sinirlerim daha çok bozulmuştu. “Beni tanıyamaman kırdı Yoongi. Ben Namjoon. Adamımı geri yanıma aldım. Artık görüşmeyeceksiniz.”

“Siktim belanı Namjoon.”

Telefonun suratıma kapanmasıyla yandaki koltuğa fırlatıp sertçe direksiyona vurdum. Tamam sakin olup düşünmem lazımdı.

Hızlıca eve sürüp arabadan inip içeri girdim. Koltukta oturan Jimin’e seslendim. Ama sanırım sesim fazla yüksek ve sert çıkmıştı çünkü korkudan yerinde sıçramıştı.

“Taehyung nerde Jimin?!”

“Tanrım! Hyung ödüm koptu. Tuvalete gitmişti gelir birazdan. Ne oldu neden sinirlisin?”

“Namjoon Jungkook’u kaçırdı. Taehyung! Gel hadi tuvalete mi düştün!”

Sifon sesi duyulduktan sonra kapı çarpma sesi ve Taehyung salona giriş yaptı. “Ne bağırıp duruyorsun hyung?”

Jimin telaşla atıldı benden önce. “Tae, Jungkook kaçırılmış! Hemde Namjoon kaçırmış!”

Şokla dönüp bana baktı. “Ne?!”

“Sonra açıklarım. Şimdi Jungkook’un numarasından nerede olduklarını bulalım. Taehyung GPS’den bulabilirsin değil mi?”

“Evet hyung, durun bilgisayarımı getiriyim.”

Jungkook

Oda da mal mal bakınırken kapının açılıp içeri Jin’in girmesiyle dikkatimi ona verdim. Oflayıp yatakta karşıma oturdu. “Namjoon beni buradaya gönderdi.”

“Hı hı ben demiştim. Sıkıldım, yanında atıştırmalık bir şeyler var mı? Acıktım da.”

Gözünü devirip cebinden bonibon paketi çıkartıp uzattı. “Bak Jungkook seni pek sevmiyorum ama bu sana yardım etmeyeceğim anlamına gelmiyor.”

Ağzımdaki çikolata parçalarını çiğnemeyi durdurup ona baktım. “Ne?”

“Bak Namjoon’un odasına yerleştirdiğim ses cihazından konuştuğunuz her şeyi duydum. Seni gerçekten seviyor.” Sessizce onu dinlemeye devam ettim. “Yoongi’ye yerimizi söyleyip seni almasını isteyeceğim. Ama senden de isteyeceğim bir şey var.”

“Neymiş o?”

“Birbirlerinden şirketle ilgili bilgi almaya çalışıp duruyorlar ve biz de bunun için gönderilen ajanlardık. Sevgililerinizi ikna edip bunu kesmelerini isteyeceğiz. Kabul mü?”

“Kabul tabii ki. Namjoon hyung sana karşı nasıl bilmiyorum ama bence çok değişti. Onunla görüşmek istemiyorum bir daha.”

Dudak bükerek söylendiğimde gülüp saçımı karıştırdı. “Aslında sana bilerek öyle davranıyor. Yoongi’yi sevmiyor ve sana değer verdiği için onunla olmanı istemiyor. Her neyse hadi Yoongi’yi arayalım.”

Gülümseyip hızla başımı sallayıp onayladım onu. Arayıp hoparlöre aldığında Yoongi ilk çalışta açmıştı.

“Jungkook’u nerede tutuyorsunuz çabuk söyle!”

İkimizde kıkırdadığımızda ilk Jin konuştu. “Tamam.”

“Yoongi~ kurtar beni~”

“Jungkook? Ne oluyor şu an?”

“Jin’le güzel bir anlaşma yaptık sana yerimizi söyleyecek şimdi.”

“Aslında mesaj olarak konum atacağım. Ben de nerede olduğumuzu bilmiyorum.”

“Tamam çabuk at o zaman!”

Jin sinirlenip Yoongi’nin suratına kapatıp hızlıca konumu attı. Gülüp bonibonumu yemeye devam ettim.

“Yah! Bitirme hepsini bana da ver biraz.”

My Spy/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin