My Spy/Yoonkook ✔

23

Jungkook

Öpüşmemiz devam ederken gerginliğim aklıma gelen düşüncelerle dahada artmıştı. Yoongi, Jin'in Namjoon ile birlikte görürse Jin yine kendi çapında beni tehdit eder. Burada Yoongi'nin görmemesi için ben çırpınırken birazda kendi tutuşsa olmaz mı yani? Ne bileyim Namjoon hyungu başka yere götürmeye ikna etse falan.

Kapı sesi ile Namjoon hyungun tuvaletten çıktığını anlayıp dudaklarımızı ayırdım. Kızarmış dudakları ve karışmış saçları ile bana bakıyordu. Sırıttı. "Hey ne oluyor? Niye birden bire öptün beni?"

Kabinden çıktım. "Çünkü çok konuşuyorsun."

"Şimdi de senli benli mi konuşuyoruz?"

Bir şey demeyip lavabodan çıktım. O hâlâ lavabodaydı. Sanırım ya biriyle konuşacak ya da dağılan saçını başını düzeltecek. Ben masaya geçerken yüzü bana dönük olan Jin ile göz göze gelince hemen mesaj attım.

Ben
Sakın Yoongi seni görmesin Gidin burdan Namjoon hyunga bir bahane uydur

Jin
Anca yemek yedikten sonra
kalkarız

Salak bu ya off.

Ben
İyi tamam, Yoongi sizi görünce yine beni tehdit etme de

Telefonu kapatıp masaya doğru gelen Yoongi'ye baktım. Kesin gördü, kör değil ya. Bozulmamaya çalışıp birlikte gelen yemekleri yemeye başladık. Bunlarda onca restoran varken buraya mı gelmişler anlamadım ki.

Yemeğimizi yerken göz göze gelince konuştum. "Yemek yedikten sonra sahile gidelim mi? Akşam dalga sesi pek bir hoş olur. "

"Aslında bugün yorucu bir gündü. Eve gitsek daha iyi olur."

Odun.

Bir şey demeyerek sessiz kalmayı seçtim. Beyefendi oturduğu yerde iş yaparak yoruluyor. Buna rağmen sahile gitmesini beklemek saçmaydı. Yakınlaşmamıza hiç yardımcı olmuyor.

Somurttuğum ve düşürdüğüm yüzümü fark edince lafa girdi. "Ama istersen eve gidince odamın balkonunda içki içebiliriz."

Oha, öyle bir odundan böyle bir teklif hiç beklemiyordum.

Şaşkınlıkla kekeledim. "T-tamam." İçimdeki heyecanlı kıpırtıyla garip bir hisse bürünürken gözlerimi ondan çekemiyordum.

Bunu fark eden Yoongi bana bir gülümseme sundu. "Hey, sen benden mi etkileniyorsun?"

Duyduğum şeyle boğazıma kaçan yemek ile öksürmeye hatta etraftaki insanların bana dönmesine neden oldum. Ayy rezillik! Suyumu içtikten sonra kendime gelip gülerek konuştum. "N-niye böyle ani şeyler söylüyorsunuz?"

Güldü. "Pardon, ama bak bu sefer sırtına vurmadım."

Şakasına gülüp yemeklerimize geri döndük.

~♥~

Eve geldiğimizde ben hemen odama kaçmıştım. Nedense içimde bir heyecan vardı. Üstümdeki rahatsız edici kıyafetleri çıkarıp beyaz renk bir gecelik giydim. Amacım onu etkilemekti. Parfümümü de sıktıktan sonra dudağıma bir nemlendirici sürdüm ve odadan çıktım.

Kapıyı çalıp içeri girdiğim de onunda beni gibi bir gecelik giydiğini görünce gülümsemeden edememiştim. Beni süzdükten sonra masanın üstüne koyduğu şarabı ve bardakları alıp önden balkona geçti. Peşinden gidip karşısındaki sandalyeye oturdum.

Bizim içi şarapları doldurduktan sonra sessizliği bozan o oldu. "Üstündeki gecelikten ne anlamam gerek?"

Güldüm ve ilk yudumumu aldım. "Sen ne anlamak istiyorsun?"

Omzunu silkip bana bayık gözlerini dikti. "Benim için hazırlanmış olmanı."

Düşündüğümden daha da dürüst. Sessiz kalıp sokağın sessizliğini izlemeye başladım. Sokak lambalarının loş ışıkları, dolaşan köpekler, evlerden çıkan ışıklar...sakinlik.

Bu sefer gözlerimi ona döndürdüm. Bakıştık bir süre. Bu sefer onu izledim. Koyu gözleri, dağınık saçları, bembeyaz teni...ne güzel.

"Peynir tabağıyla daha güzel olurdu."

Dikkatimi dağıtan cümle ile güldüm. "İstersen çerez gibi şeyler getirebilirim."

"Hayır, boşver. " Ayaklandı. "Seni çektiğim fotoğrafları görmek ister misin?"

Kıkırdadım. "Bu biraz utanç verici."

Elimi kavrayıp beni ayağa kaldırdı. "Kendi güzeliğini benim gözümden görmeni istiyorum."

Ellerimiz birleşik bir şekilde odaya döndük. Beni yatağa oturttu ve kendisi açtığı çekmeceden fotoğrafları alıp karşıma oturdu. Birlikte çektiği fotoğraflara bakarken birbirimize yakınlığımızdan dolayı istemsizce yüzüm kızarmıştı.

Ona dönüp gözlerimizi birleştirmesini sağladım. "Seni öpebilir miyim?"

Sırıttı ve yüzlerimizi yaklaştırdı. "Sormana bile gerek yok."