Jungkook
Pikniğimiz Yeji pisliği yüzünden bölünürken, bu sefer Yoongi de gıcık olmuştu ona. Dediğine göre Jimin beni çağırıyormuş. Etrafı toparlayıp Yeji'yle aşağı indiğimde Jimin'in Tae'yle dışarı çıktığını hatırladım.
Sinirle Yeji'ye döndüğümde bana tokat attı. Ben daha ne olduğunu anlamaz ve acıyı yavaş yavaş hissederken Yoongi'nin sert ve öfkeli sesi yankılandı.
"Ne yaptığını sanıyorsun?! Çabuk eşyalarını topla ve git, kovuldun!"
Yeji timsah gözyaşlarını akıtıp odasına koşarken Yoongi yanıma gelmişti. Sürtüğün vurduğu yere elimi koyup Yoongi'ye masumca bakarken, o elimi indirip tahminimce kızarmış olan yanağımı okşamaya başladı.
Yanağım yanmaya başlarken gözlerimin dolmasıyla kollarımı boynuna sarıp yüzümü sakladım. O sanki bebek pış pışlar gibi sırtımı sıvazlayıp sesler çıkartırken Yeji odasından çıkıp bize iğrenir bakışlar atarak evi terk etti.
O yellozdan da kurtuldum.
Yoongi beni kucağına alıp kanepeye oturup beni de kucağına oturttuğunda şaşkınca ona baktım. Saçlarımı nazikçe yana atarken belimi okşuyordu. Benim de kollarım boynundaydı hâlâ.
Gözlerimi kaçırdım ve çekinerek aklıma gelen soruyu sordum. "Yoongi hani biz şimdi birbirimize bu kadar yakın davranıyoruz falan ya."
Eli bu sefer çeneme inmişti ve parmaklarıyla orayı okşuyordu. "Evet bebeğim."
"İşte hani birbirlerine bu kadar yakın ve ilgili davrananlar şey oluyorlar ya."
Yandan sırıtıp yanağımı okşamaya başladı. "Ne oluyorlar, güzelim?"
Ağh! Sadece sevgili olup olmadığımızı sormak istiyorum ama beceremeyip kıvranmaya devam ediyordum. Yanaklarım zaten elden gitti. Alev aldılar çoktan.
"Of, işte biz şu an neyiz?"
Gözlerini kısıp, yere bakarak kıkırdadı. Tekrar yüzüme baktığında ensemden tutup çekerek yüzlerimizi yakınlaştırdı.
Birbirimizin nefesini solurken dudaklarıma fısıldadı. "Sevgiliyiz bebeğim. Artık benimsin."
Yutkunup beni öpmesini beklerken, kapının yumruklanmasıyla yerimden sıçrayıp yüzünden uzaklaştım.
Ben hâlâ kucakındayken ayağa kalkıp kapıyı açtı. Elleri poşetlerle dolu olan Jimin ve Tae bizi böyle görmesiyle ağızlarını sonuna kadar açıp birbirlerine baktılar.
Ben utançtan yüzümü Yoongi'nin boynuna gömerken, o söylenmeden edemedi. "Daha ne kadar o şekilde dikilmeyi bekliyorsunuz?"
Jimin içer fırlayıp arkasından Tae'yi de çekerken sorularının ardı arkası kesilmiyordu. "Tanrım! Ne zamandan beri? Neden bize söylemediniz? Nasıl oldu? Şu an çıkıyorsunuz değil mi? Sevgilisiniz yani? Tae görüyor musun~ bebeklerim büyümüşte çift olmuşlar~"
En son Taehyung'u sarsarak transtan çıkardığında Yoongi gözlerini devirip üst kata çıkmaya başladı. "Ha bu arada..." durup arkasını döndü. "Yeji kovuldu, gidin sofrayı hazırlayın."
Kıkırdayıp yüzümü boynundan çıkartıp ona baktığımda, o da bana gülümsemiş ve odasına girmiştik. Kendisi yatağa oturup sırtını başlığa yasladığında hâlâ kucağında oturmamı sağlıyordu.
Başımı göğsüme yaslayıp sıkıca sarıldı. "Biraz böyle kalalım."
Görmeyeceğini bilsem de gülümseyip başımı salladım. Kafamın üstünden saçlarıma hafif bir öpücük bıraktığında şu an ne kadar huzurlu olduğumu düşündüm.
Taa ki aklıma Namjoon gelene kadar. Bunu Yoongi'ye söylemeliydim. Eğer söylemezsem ve benden habersiz öğrenirse onu kullandığımı düşünebilirdi. Hem de benim içim rahat etmezdi.
Mırıldandım. "Yoongi."
"Hmm?"
"Sana bir şey söylemem lazım."
Kollarını gevşetip yüzüne bakmamı sağladı. "Ne söyleyeceksin bebeğim?"
Ellerimle oynamaya başlayıp bakışlarımı oraya indirdim. Çenemden tutup ona bakmamı sağladı. "Endişelenme ve ne olduğunu söyle hadi."
Başımı sallayıp derin bir nefes aldım. Korkuyordum ama onu kaybetme duygusu daha ağır basmıştı. "Ben... benim aslında ilk başta buraya gelme sebebim aslında iş değildi."
Baş parmağıyla yanağımı okşayarak devam etmemi bekliyordu. "Ben aslında Namjoon'un gönderdiği bir ajanım. Yani öyleydim ama uzun bir süredir atmıyorum ve biz böyle yakınlaşmışken de böyle bir şey yapabileceğimi sanmıyorum."Gözlerimi sımsıkı yumup devam ettim. "Yani demek istediğim seni seviyorum ve başlarda böyle bir şey yaptığım için üzgünüm. Lütfen beni sevmeyi bırakıp o pis kız gibi beni de kovma."
Sözlerim bittiğinde gözlerimi açıp ona baktım. Şefkatla bana bakıyordu. Açıkcası bunu beklemiyordum. Beni kendine çekip ve sıkıca sarılıp boynuma bir öpücük vererek geri çekilmesini de beklemiyordum.
"Güzelim ben zaten Namjoon'a bilgi taşıdığını biliyordum."
Evet şaşırmamasını anlıyorum. "Ne? Nasıl?"
"Kendi odam dahil evin her odasında gizli kameralar var."
Utançla, ellerimle yüzümü kapadım. "Şimdi ben sana her seferinde yalan söylediğimde aslında gerçeklerini biliyordun öyle mi?"
Güldü. "Evet, öyle."
Ciddileşip ellerimi yüzümden çektim. "Peki beni affediyor musun onca yaptıklarımdan sonra?"
"Bir şartla-"
"Kabul ediyorum. Ne dersen yapacağım."
Gülümseyip belime sarıldı. "Şartımı duymadan kabul edecek kadar, beni çok mu seviyorsun?"
Başımla onayladım. "Sen sevmiyor musun?"
"Ben de seni sevi-"
Kapının hayvan gibi açılmasıyla korkudan yine yerimden sıçradım. "Hyung! Yemek ha- aaa! Ben çok kusura bakmayın."
Jimin 1, Taehyung 2. Biz bunlarla nasıl baş edeceğiz ya?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Spy/Yoonkook ✔
FanfictionJeon Jungkook, Kim Namjoon tarafından Min Yoongi'nin evine gönderilen bir ajandı. Başlangıç: 28.04.2020 Bitiş: 29.06.2020 ©dbSakura @_ecme_ ile.. #7 - yoonkook