My Spy/Yoonkook ✔

28

Yoongi

Şirkete vardığımda işlerin bir kısmını halledip sekreterimden istediğim kahveyi yudumlayarak, Jungkook ve Jin'i düşünüyordum.

Jungkook’un bir süredir Namjoon’a bilgi atmaması, yavaştan bana alıştığı ve ilgi duyduğu anlama geliyordu. Çünkü Namjoon bir iş için adam seçerken en iyisini bulup alırdı. Yani kısacası ne olursa olsun Jungkook bir bilgi bulup atardı Namjoon’a.

Ayrıca bu sabah bana kendi paltosunu vermesi çok sevimliydi. Benim için mi yoksa Yeji için miydi tam emin değilim ama ona iltifat ettiğimdeki hâli çok tatlıydı.

Jin’e gelecek olursak, ondan şüpheleniyorum. Çünkü o da Jungkook’un yaptığı gibi uzun bir süredir bilgi göndermiyordu. Bir de Namjoon’un en yakın çalışanlarındandı.

Peşine adam takmıştım. Birazdan Jin’i izlemesi için tuttuğum adam gelip gördüklerini söyleyecekti. Kapı çaldığında fincanı tabağına koyup gelmesi için komut verdim.

Tahmin ettiğim gibi, Jin’i izlemesi için tuttuğum adam gelmişti. Masanın karşısına geçip selamladığımda oturması için masanın önünde olan tekli koltuğu işaret ettim.

“Efendim, şüphelerinizde haklıymışsınız. Kim SeokJin’in, Kim Namjoon’la bir ilişkisi var ve oldukça da samimi bir ilişki.”

“Yani sevgililer mi yoksa daha ilişkinin başlarındalar mı?”

Sorumla karşımda işinde oldukça iyi olan adam şaşırdı. Bu soruyu sorma nedenim; eğer sevgililerse ve bu ilerlemişse Jin’i tekrar kendi tarafıma çekemem. Diğer türlüyse, uğraştıracak olsa da yapabilirdim en azından.

“Yeni olduğunu sanmıyorum, efendim.”

“Anladım, çıkabilirsin. Sekreterim sana bir zarf verecek.”

Tekrar selamlayıp dışarı çıktı. Şimdi, bir sonra yapacağım hamlemi düşünüyordum. Aklıma bir şeyler geliyordu ama emin değilim.

Yarım kalan diğer işlerimi de halledip şirketten çıktım. Emin olmasam da elimde başka bir plan yoktu. Arabayla eve varıp park ettim.

Saat çoktan altı olmuştu. Şu an akşam yemeğini hazırlıyorlardır. Kapıyı çaldığımda kapıyı kızarmış yanaklarıyla ve karışmış saçlarıyla Jungkook’un açmasını beklemiyordum.

Her ne kadar sevimli görünse de aklıma fesat şeylerin gelmesiyle kaşlarımı çatıp içeri geçtim. Paltoyu çıkartıp Jungkook’a verecekken vazgeçip odama doğru ilerledim.

“Benimle gel Jungkook.”

Jungkook’un neden öyle olduğuyla ilgili aklıma gelen fesat düşünceler sinirlerimi germeye başlarken odaya girip Jungkook’un da girmesini bekleyip kapıyı kapattım.

Paltoyu yatağa atıp gergince kravatımı çözmeye başladım. Şaşkınca beni izlerken çözemediğim kravatımla uğraşmayı bırakıp onun çözmesini bekledim.

Kıkırdayıp çözmeye başladığında sorumu yönelttim. “Neden saçların karışmış?”

Çözüp saçlarını düzeltmeye başladı. “Ah, Jimin karıştırmıştı.”

Gömleğimin düğmelerini açmaya başladığımda tekrar kızarıp arkasını döndü. Gülüp kıyafetlerimi değiştirmeye devam ettim. “Peki neden kapıyı açtığında kızarmıştın?”

Tişörtümü giydiğimde arkasını döndü. “Jimin bir şeyler diyip utandırdı işte. Sonra da saçımı karıştırıp benimle uğraşırken sen geldin.”

“Sen?”

Patron-çalışan ilişkisini geçip samimi bir şekilde konuşmuştu. Cevap vereceği sırada aşağıdan Jimin seslendi.

“Gelin hadi! Sofra hazır!”

Cevabını merak etsem de, Jimin’in dırdırını çekmemek adına kapıyı açtım ve belinden hafif itekleyerek çıkmamızı sağladım.

Masaya kadar elim belinde olduğu için Jimin’in gözünden kaçmamıştı. Yerlerimize geçip tabaklarımıza konuşan yemeğe başladık.

“Hyung diyorum ki Jungkook’a birini ayarlayalım.”

Yediğim yemek boğazıma takılırken suyumu yudumlayıp, boğazımı rahatlattım. Jungkook’a baktığımda tepkilerimi izlediğini gördüm.

~♥~

Yemekleri yiyip, salonda oturup, televizyon izlemeye başladık. Mutfağa su almak için kalktığımda Jimin ve Taehyung’un cilveleşmelerinden midemin bulandığını fark ettim.

Jungkook duşa gireceğini söyleyip yukarı çıktığı için onlada uğraşamıyordum ve aşırı sıkıldım. Mutfakta Yeji’yi gördüğümde küçük bir baş selamı verip dolaptan bardak çıkarttım.

O sırada Yeji’nin hala bana baktığını fark edip tekrar ona döndüm. “Bir sorun mu var?”

Kıvrak bir hareket yapıp elimden bardağı alıp kendisi su doldurdu. Geri verirkende saçını savurmayı ihmal etmemişti.

Ona anlamaz bakışlar atarken elinden bardağı alıp içmeye başladım. O da sorumu yanıtlamıştı sonunda. “Ah hayır. Sadece çoğu kişinin anca hayallerinde olan vücudumu çalıştırmak istedim.”

Kaşlarımı çatıp bitirdiğim su bardağını tezgaha koyup ona döndüm. “İnsanların dış görünüşünü eleştirip kendini övmen çok düşük bir hareket Yeji. Ayrıca karşında patronunun olduğunu hatırlatırım.”

Mutfaktan çıkıp direkt odama geçtim. Kendimi yatağa attıktan sonra Jungkook’un kendi banyomdan çıkmasını beklemiyordum.