5

1.7K 132 45
                                    

Jungkook

Jimin olanları öğrendiğinde beni biraz azarlayıp odama tıkamıştı. Ya ama ben ne yapayım? Yanlışlıkla dökülmüştü. Sanki bilerek yaptım.

Ay durun biraz duygu sömürüsü yapayım da pişman olsunlar ehehe.

Namjoon hyungun bir gelişme var mı diye şirketine gidecektim. Üstüme siyah bir tişört giydim ve koyu jean pantolonumun içine sokmayı ihmal etmedim. Kemerimi de takıp üstüme siyah deri ceket giydim. Kıvırcık saçlarımı karıştırıp dağınık olup hoş bir havada olmasını sağladım.

Tam kapıyı açıp odamdan çıktığımda Yoongi ile karşılaşmıştım. Odalarımız karşılıklı olduğu için bu tesadüfe şaşırmamak lazım.

Hemen konuştum. "İyi misiniz? Canınız acıyor mu?"

"Tatlıyı neden odama getirmedin?" Gözleriyle beni süzdü. "Dışarıya mı çıkıyorsun?"

Vay piç demek yine duymazdan geldin ha? "Benim tatlıdan bir haberim yok. Ayrıca evet izin verirseniz dışarı çıkacağım."

Tek kaşını kaldırıp bana yakşaştı "İyi git dışarı ancak çok geçe kalma. Hem ne demek haberim yok?"

Omuz silktim. "Yok işte. Basbaya yok. Tatlı olduğunu bile bilmiyorum. Olsaydı merak etmeyin sizden önce ben yerdim."

Gözünü devirip merdivenlerden inip mutfağa gitti. Sen bana nasıl göz devirirsin be? Ben koskocaman Jeon mükemmel, yakışıklı, kusursuz, her şeyi becerebilen yetenekli Jungkook'um, bana nasıl göz devirirsin?

Ne tatlıymış be, kahvaltıda protein yiyip tatlıları götürüyor.

Evden çıkıp Namjoon hyungun şirketine gittim ve adımlarımı odasına yönelttim. Kapıyı çalmadan içeri girdiğimde şaşırtıcı bir şekilde biriyle yiyişiyordu. Kapıyı geri kapatıp gizlenmek için kullandığım şapka ve gözlüğü çıkarıp bu sefer kapıyı çaldım ve gir komutunu aldım. İçeri girip ikisininde kızarmış dudaklarına göz attım.

Namjoon hyung bunu fark edip konuştu. "Kapıyı çalma adında bir görgü kuralı var bilmem bilir misin?"

Gözümü devirip karşısındaki dönen koltuğa oturdum. "Ya ben ne bileyim milletle yiyeşeceğini. Neyse bir sorayım dedim neler olup bitiyor." Sandalyeyi ayaklarımla dönmesini sağlayıp kendi kafamda eğlenmeye başladım.

Omuz silkti. "Olup bitenler sen de."

"Ben bildiğim her şeyi söyledim sana."

"Jungkook."  Ayaklanıp yanıma geldi ve dönen sandalyemi döndürdü. "Çocuk mu kandırıyorsun? Az kalsın çuvallıyordum."

-Hyung ile öpüşen adam- siyah saçlı beyaz tenli adam bizi kollarını bağlamış dikkatle izlerken pek bir dikkatimi çekmişti.

Hyunga döndüm ve kaşlarımla onu işaret ettim. "O gitsin yalnız konuşalım."

Gözünü devirdi. "O dediğin menajerim Jungkook."

Alayla güldüm ve yakalarından tutup kendime çekip bana yaklaşıp eğilmesini sağladım ve sinirle fısıldadım. "Ben de Yoongi'nin kişisel çalışanıyım ancak gel gör ki senin ajanınım."

Menajeri kılıklı adama döndü. "İkimiz için kahve getirir misin Jin?"

Adının Jin olduğunu öğrendiğim adamla göz göze geldiğimiz zaman bana dik dik baktığını fark etmiştim. Bunda bir bok var ama hadi bakalım.

Jin çıktığı zaman konuşmasını devam ettirdi. "Fotoğrafını attığın özellikler beğenilmeyenlermiş, beni kandırmaya mı çalışıyorsun Jungkook?"

Gözlerimi büyütüp şaşkınlıkla baktım. "Nasıl beğenilmeyenler ya? "

"Baya baya beğenilmeyenler işte. Eğer bana bilerek attıysan onları, eğer arkamdan bir şey çeviriyorsan seni öldürürüm Jungkook."

İnkâr ettim. "Ya hyung saçmalama! Yok gizli gizli iş çevirdiğim falan. Bu arada odanda kamera veya mikrofon var mı bir kontrol ettir bence. Jin çok şüpheli davranışlar gösterdi benden söylemesi."

Başını olumsuz anlamda salladı. "Jin ile sevgiliyiz Jungkook, sanmıyorum."

Ayaklandım. "Sen beni dinle hyung." İçeri giren Jin ile gözlerimi o tarafa çevirdim. Tepsideki 3 tane kahve ile adımlarını bize yöneltmişti. Bir tanesini aldım ve gülümsedim. "Görüşürüz Jin." O da bana gizemli bir sırıtış verince hyunga döndüm. "Bence dediklerimi yapmalısın yoksa başına sen iş alacaksın. Neyse hyung ben artık gideyim."

Kahvemi yudumlaya yudumlaya odadan çıkıp onları yalnız bıraktım. Şapkamı ve gözlüğümü tekrar takıp şirketten çıktım ve bir taksiye binip Yoongi beyciğimin lüks sarayına gittim. Eve girmeden şapkamı ve gözlüğümü çantama koydum.

Zile basıp kapının açılmasını bekledim. Kapıyı hizmetli açınca içeri girdim ve gördüğüm görüntüye şaşıp kaldım.

Resmen gülüşerek oyun oynuyorlar ya. Ya siz heykelsiniz nasıl gülersiniz be.

Jimin beni fark edip konuştu. "Jungkook geldin mi? Biz de tam oyuna 4. kişiyi arıyorduk."

Arayacaksınız tabii. Bensiz eğlence mi olur?

Yoongi Bey beni gözleriyle süzdüğü zaman nasıl oluyorsa içimden güldüm. Ne oldu paşam gözün gönlün mü açıldı beni görünce?

Yanlarına gittim ve boş kalan yere -cumhurbaşkanı Yoongi'nin yanına- oturdum.

My Spy/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin