(Jeongyeon)
Hâlâ sahilde yürürken neden Jimin'in yanıda kalmak istediğimi bilmiyordum. Sebepsiz yere onunla kalmak istiyordum ama benim bir sevgilim vardı ve onu çok seviyordum.
Hâlâ sahilde yürürken telefonumun melodisi kulaklarıma dolmuştu. Çantamdan aldığımda Jungkook'un aradığını görmüştüm. Beyefendinin aklına anca gelebilmiştik belliki.
"Jungkook sen beni meraktan öldürmek mi istiyorsun? Neredesin sen?"
"Özür dilerim. Taehyung ayak bileğini burkmuş. Onunla hastanedeydim. Duymamışım."
Söyledikleriyle bütün kızgınlığım bir anda geçmişti. Benim aklıma neler neler gelmişti.
"Tamam, sorun değil. Sen neredesin şimdi."
"Hastaneden yeni çıktım. Eve gideceğim ama yanına gelmek istiyorum."
"Tamam, benim eve geç o zaman. Ben de gelirim birazdan."
"Sen neredesin?"
Kaşlarının çağırdığına emindim.
"Sahilde. Eve geçiyorum şimdi."
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattığımda derin bir nefes verdim. Onu gerçekten çok merak etmiştim.
Telefonumu tekrar çantama koydum ve otobüs durağına ilerlemeye başladım.
Durağa geldiğimde birkaç kişi vardı. Otobüs geldiğinde yarısı boş olan otobüse bindim. Cam kenarında bir yere oturduğumda başımı cama yasladım ve dışarıyı izlemeye başladım.
Sonunda evimin bulunduğu sokaktaki durakta indiğimde evime birkaç dakikalık yürüme mesafesi vardı.
Evin önüne geldiğimde Jungkook'un arabasını görmüştüm. O da beni görür görmez arabasından indi ve yanıma gelerek bana sarıldı. Bende kollarımı boynuna sardığımda kokumu içine çekiyordu.
"Özledim."
Bende özlemiştim ama ona bunu söylemeye niyetim yoktu. Onu hâlâ kızgındım ve kırgındım. Nedeni geçerli bir nedendi ama en azından bana haber verebilirdi.
"Bana kızgın olduğunu biliyorum. Özür dilerim."
Benim ona olan kızgınlığım bu kadardı işte. Kollarımı boynuna sardım.
"İçeri girmezsek birazdan güneşten bayılacağım."
Bir sürede gülerken sarılmıştı. Ayrıldığında gülümsemiş ve elimi tutup bahçe kapısını açmıştı.
"Sen salona geç. Ben üzerimi değiştirip geliyorum."
Yüzünde bir gülümseme oluştu. Ama normal bir gülümseme değildi bu. Bana biraz daha yaklaşıp kollarını belime sarmıştı. Başımı hafifçe kaldırıp yüzüne baktığımda yüzünü biraz bana yaklaştırdı. Ben onun gözlerine bakarken o benim dudaklarıma bakıyordu. Ne istediğini anlamıştım ama yapamazdım.
"Üstünü değiştirmek yerine, ben seni biraz soysam."
Biraz düşünürmüş gibi yaptım. O cevabımın olumlu olacağını sanıyordu ama bilmediği bir şey vardı.
"Jungkook."
Sesimi alçaltarak biraz daha başımı kaldırarak dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım.
"Hm?"
O hâlâ benim dudaklarıma bakarken ben hâlâ onun gözlerine bakıyordum.
"Beş gün sonra gel."
Hızlı bir şekilde kollarından kurtuldum ve odama ilerlemeye başladım.
"Jeongyeon, bunu bana yapmazsın."
İsyan edeceğini biliyordum ama benim elimde olan bir şey değildi. Regl olduysam ben ne yapabilirdim.
"Yaptım bile."
Odama girdiğimde kahkaha atmaya başlamıştım. Hem kahkahalarla gülüyor hem de üzerimi değiştiriyordum.
"Gülme!"
Salondan gelen sesiyle daha fazla gülmeye başlamıştım. Ne yapabilirdim ki? Komikti.
Medyada ki şarkıyla bu aralar aşk yaşıyorum. Aslında bölüm yazmak için aklımda herhangi bir fikir yoktu. Ama dün bu kurguyu okuyan bir kişi - o kendini biliyor.- yorumlarda tabiri caize yeni bölüm için yalvarınca aklıma gelen ilk şeyi yazdım. Eğer benden bölüm istemeseydi belkide uzun bir süre yazamayacaktım. Bu yüzden o kişiye çok teşekkür ediyorum.
Söylemeyi unuttuğum bir şey var. Adını tam olarak hatırlamadığım biri daha var. Galiba adı Beren'di. İki bölümü onun istekleri sonucu attığımı hatırlıyorum. Sırf o istediği için iki defa yarım bölümü tamamlayıp atmışlığım var. Bana ilham kaynağı olduğu için ayrıca onada teşekkür ediyorum. Bu bölümü yayımladığım an aklıma geldi. Ben de ona haksızlık olsun istemedim. O zamanlar fazla utangaç olduğum için söyleyememiştim. Tekrar tekrar teşekkür ederim.
Neyse fazla konuştum. Umarım diğer kurgularda buluşuruz. Bye ❤😘❤😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
afrodit day🍀jeongmin
FanfictionJeongyeon ve Jimin 13 Nisan'da yani Afrodit gününde birbirlerine aşık olmuşlardı. Afrodit bu yıl onları seçmişti.