(Jimin)
Jeongyeon'u eve bırakınca kendi evime gitmiş ve bir duş almıştım.
Ne yaparsam yapayım Jeongyeon aklımdan çıkmıyordu. Belki işe yarar diyerek şu an evimde ki spor salonunda spor yapıyordum. Bir yandanda kulaklığımı kulağıma takmış müzik dinliyordum.
Koşu bandında koşarken bir anda kulaklığımdan gelen müzik sesi durdu ve yerine telefonun zil sesi kulağımı doldurdu.
Koşu bandının tuşlarına basarak durdurdum ve üzerimde ki eşortmanın fermuarlı cebine koyduğum telefonu çıkardım.
Jennie?
Jennie neden beni arıyordu?
Omuzlarımı silkerek telefonu açacakken saat görmüştüm. Nerdeyse gece yarısı olmuştu bu yüzden sporu bırakacak, tekrar bir duş alıp uyuyacaktım.
"Bir sorun mu var Jennie?"
"Hayır. Sadece evde misin?"
Beni neden soruyordu şimdi?
"Evet de, neden soruyorsun?"
"Seninle önemli bir şey konuşmam gerek. Bu yüzden sana geliyorum."
Bu saatte? Bana geliyordu? Yarın da konusabilirdik değil mi?
"Yarın okulda da konuşabiliriz?"
"Hayır, ben şimdi konuşmak istiyorum."
Yüzüme kapanan telefonu yavaşça kulağımdan çektim. Neydi bu tripler?
Omuz silktim. Demek ki önemli bir şeydi. Bu saatte geldiğine göre.
Bodrum katta ki spor salonundan çıktığımda odama ilerlemeye başladım. Şu an duş alamayacaktım ama üzerime bir tişört giymem gerekiyordu. Sevgilisi olan bir kızın karşısına yarı çıplak çıkamazdım.
Siyah dolabımı açtığım an zil sesini duymuştum. Ne çabuk gelmişti. Hemen önümde ki beyaz tişörtü alarak üzerime geçirdim.
Kapının önüne geldiğimde beklemeden açtım. Karşımda Jennie vardı ama normal Jennie değildi. Jennie normalde kot pantolon ve gömlek giyer onları birbirine uydururdu ama şimdi karşımda ekstra mini, göğüs ve sırt dekolteli siyah elbisesi duruyordu. Kolları hiç yoktu. Elbise üzerine göğüslerinden tutunuyordu göğüsleri biraz daha küçük olsa elbise Üzerinden kayardı. Siyah saçlarını ise salık bırakmış ve ağır tonlarda makyaj yapmıştı.
"Jennie, ne bu halin? Sen normalde böyle giyinmezsin?"
Çıplak omuzlarını silkti. Beni yiterek içeri girdiğinde kapıyı kapatarak peşinden ilerledim.
Salona geldiğimde elinde telefonuyla uğraşıyordu.
"Konuşmak istediğin şey nedir Jennie?"
"Dur bir dakika."
O ayakta olduğu için bende oturmak istemiyordum.
En sonunda aradığı şeyi bulmuş olacak ki yüzünde bir gülümseme oluştu. Telefonu yavaşça bana çevirdiğinde gözlerim kocaman oldu.
"Ne zaman çektin bunu?"
Bakışlarımı telefondan çekip yüzüne çevirdim. Yüzünde sanki arkadaşım değilse düşmanımmış gibi bir gülümseme vardı.
"Ne zaman çektiğim gayet belli. Ve eğer istediğimi yapmazsan bu fotoğrafı okul gazetesine veririm."
Yapamazdı. Eğer bunu yaparsa Jeongyeon'la yaptığımız tüm planlar boşa gidecekti. Bunu Joengyeon'a yapamadım.
"Ne istiyorsun?"
Gözlerim dahada dolarken yavaşça bana yaklaşarak üzerimde ki tişörtün yakalarından tuttu. Ne yapamaya çalışıyordu?
Aklıma bir şeyler geliyordu ama hayır yapamazdı. Sevgilisi vardı. Kai'yi sevdiği yalan mıydı yoksa?
"Seni."
Yalanmış. Gözlerim dahada doluyordu. Ben Jeongyeon'a bunu yapamazdım. O bana olan duygularından emin bile değilken ben onu hayal kırıklığına uğratamazdım. Ama yapmazsam Jeongyeon'un hevesle planladığı intikam plânı işe yaramazdı.
Tanrım, ne yapacaktım ben?
------------------------------------------
Sizce Jennie Jimin'e ne gösterdi?
Ya da Jimin Jennie'nin istediğini yapacak mı?
Sizce Jennie'den kötü kadın olur mu? Çünkü olacak. Kkkkkkk
Bir de elimde yazılmış beş tane bölüm var ama sakın kimse istemesin. Kkkkkkk
(Aslında dört, beşinciyi yazıyorum.)Şaka yaa. Çok isteyen olursa atarım belki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
afrodit day🍀jeongmin
FanfictionJeongyeon ve Jimin 13 Nisan'da yani Afrodit gününde birbirlerine aşık olmuşlardı. Afrodit bu yıl onları seçmişti.