(Rosé)
O günden sonra bir hafta geçmişti. Jungkook ve Jeongyeon resmi olarak ayrılmıştı. Ama Jungkook asla beni sevdiğini bana söylememişti.
Jungkook ve ben hâlâ biz olamamışken Jimin ve Jeongyoen çoktan sevgili olmuşlardı. İşler böyle olunca Jeongyeon ve benim aramda düzelmişti.
Jeongyeon hâlâ benim en yakın arkadaşımdı. Tamam kabul ediyorum en başlarda ona Jungkook için yaklaşmıştım ama artık öyle değildi. Artık çok yakın arkadaştık.
"Ne düşünüyorsun?"
Bakışlarımı baktığım masadan çektim ve karşımda oturan Jeongyeon'a çevirdim. Ona her şeyi anlatmıştım. Düşen bebeğimizi bile.
"Hiç, dalmışım sadece."
Jungkook ve Jimin içecek almak için kantine gitmişlerdi. Bu yüzden bahçedeki kamalyelerden birinde Jeongyeon'la yalnızdık.
"Onu düşünüyorsun değil mi?"
Evet onu da düşünüyordum. Yaşadığımız onca şeyin arasında bir mucize gibi çıkan onu düşünüyordum. Ama ben onun varlığını bile hissetmeden o gitmişti. Bizi yanlız bırakmıştı.
"Onu düşünüyorum. Jeongyeon senin kanından, canından bir parça sen onun varlığını hiç hissetmeden yok olsaydı ne hissederdin?"
Jungkook o günden sonra bana iyi davranmaya başlamıştı. Beni sevdiğini bana söylemesede bana iyi davranıyordu. Beni sahiplenmişti.
"Bilemiyorum, sanırım ben yaşayamazdım."
Ben de yaşamak istemiyordum. Beni Jungkook zorluyordu. Yoksa şimdiye kadar çoktan intihar etmiştim.
Jeongyeon'un arkasından konuşarak gelen Jimin ve Jungkook'u gördüğümde Jeongyeon'a arkasını işaret ettim.
Arkasına bakmış ve sonra tekrar bana dönerek konuşmuştu.
"Üzülme. Artık üzülmenin bir anlamı yok. Olan oldu."
Başımla onu onayladım. Olan olmuştu. Artık yapacak bir şey yoktu.
Jimin ve Jungkook yanımıza gelmişlerdi. Oturmadan önce Jimin Jeongyeon'un, Jungkook benim başımı öpmüştü. Ellerinde ki kahveleri masaya bırakarak oturmuşlardı.
Jungkook kolunu omzuma atmıştı. Hâlâ beni sevdiğini söylememesine rağmen tüm okul bizi sevgili sanıyordu. Ama öyle değildik işte.
"İyi misin?"
Benim kadar olmasada Jungkook'ta üzülüyordu. Bana belli etmemeye çalışıyordu. Ama ben anlıyordum işte.
Jimin ve Jeongyeon kendi aralarında bir şeyler konuşuyor ben Jungkook saçlarımı okşuyordu. Bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu. Başımı göğsüne yaslamıştım. Ve huzur doluydum.
"Biraz."
Başıma tekrar bir öpücük bırakmıştı.
"Üzülme artık. Beni de üzüyorsun."
Biliyordum. Onu da üzüyordum. Üzülmemeye çalışıyordum ama yapamıyordum.
"Çalışıyorum."
Masaya bıraktığı kahvelerden birini eline aldı ve bana verdi. Başımı göğsünden çekerek elinde ki kahveyi alarak bir yudum aldım.
Unutmaya çalışacaktım. Ama başara bilir miydim? Bilmiyorum.
----------------------------------------
İki gündür bölüm atmıyorum. Çünkü Jimin veya Jeongyeon'dan yazmaya çalıştım ama yapamadım. Bu yüzden Rosé'den yazdım.
Bölüm şarkısı
BTS: The Truth Untold
Bu şarkının bir kısmı var.
But I Still Want You
Yine de seni istiyorum.
Bence bu bölüme bu kısım uyuyor. Sizce uyuyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
afrodit day🍀jeongmin
FanfictionJeongyeon ve Jimin 13 Nisan'da yani Afrodit gününde birbirlerine aşık olmuşlardı. Afrodit bu yıl onları seçmişti.