(Jimin)
Gelmişti işte. Sonunda gelmişti. Geri dönmüştü. Bana dönmüştü.
Şu an önümdeydi. Bana bakıyordu. Çok değişmişti. Saçını kestirmiş ve boyamıştı ama böylede güzeldi. O her haliyle güzeldi.
Üç yıldır yoktu. Üç yıldır ne yüzünü görmüş ne de sesini duymuştum. Ama sonunda dönmüştü.
Onun her şeyini özlemiştim. Aklıma gelebilecek her şeyi özlemiştim.
Bir kere bile onu unutmaya çalışmamıştı. Aksine her an onu düşünmüştüm. Her anımda o yanımdaydı. Her yaptığım şeyde Jeongyeon yanımda olsa ne söyler, ne düşünür diye düşünmüştüm.
Jennie olduğu için kızıma tek başıma bakıyordum. O yüzden hep hayalini kurmuştum. Jeongyeon'la bir kızımız olsa nasıl olurdu?
Ama biliyordum. Jeongyeon bana geri dönerse benim kızımı kendi kızı sahiplenirdi değil mi?
Sahiplenirdi. Jeongyeon yapardı. O daha iki yaşında bir çocuğa kıyamazdı. Hem benim kızımın psikolojik sorunları vardı. Konuşmuyordu. Annesi olmadığı için konuşmuyordu. Jeongyeon onun annesi olabilirdi. Seve seve olurdu.
Jeongyeon benim küçük kızımı öz annesinden daha çok sahiplenirdi.
Sürekli kızıma annesinin geleceğini söylüyordum. Gelmişti işte.
"Ne saçmalıyorsun sen Jimin? Jennie gerçekten öldü mü?"
Başımla onu onayladım ve eğilerek Aera'yı kucağıma aldım. Jeongyeon'la ne konuşsamda anlamayacaktı zaten. İki yaşında ki bir kız çocuğunu ne anlardı ki?
"Duydun işte. Öldü."
Başını yere eğdi. Bir şeyler düşünüyormuş gibi görünüyordu. Aramızda ki birkaç adımlık mesafeyi kapattım.
"Jeongyeon, ben seni hâlâ aynısı gibi seviyorum. Hâlâ deli gibi aşığım sana. Nolur bana bir şans daha versen? Söz bu sefer asla böyle bir şey olmayacak. Ben senden vazgeçemem."
Bakışlarını Aera'ya çevirdi.
"Bu yaştaki bir çocuğun konuşması gerek. Neden hiç konuşmadı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
afrodit day🍀jeongmin
أدب الهواةJeongyeon ve Jimin 13 Nisan'da yani Afrodit gününde birbirlerine aşık olmuşlardı. Afrodit bu yıl onları seçmişti.