on sekiz

259 21 65
                                    

(Jeongyeon)

"Seni seviyorum."

Her ne kadar bu cümleyi sesli duymasamda beni mutlu etmişti. Özellikle Jimin'den duymak.

Jungkook'da sonra güvenmek istemesemde Jimin'in samimiyetine inanamıyordum.

Şu an Jungkook'un göğsünde yatmaktan çok Jimin'le olmayı isterdim. Jungkook midemi bulandırıyordu.

"Jeongyeon, derse gidelim artık."

Başımla onu onaylandığımda saçlarıma bir öpücük daha bıraktı. Anında göğsünden kalktım. Ayağa kalktığımda oda kalkarak elimi tuttu.

İkimizin dersi de farklıydı yine. Bu yüzden ayrı koridorlara girecektik. Yol ayrımın olduğu koridorda bir anda durdu. Bende durarak ona baktığımda arkasını dönerek çıkışa yürümeye başladı.

"Nereye?"

Arkasından bağırdığımda durdu ve vücudunu bana döndürdü.

"Ceketimi dışarıda unuttum onun alacağım."

Başımla onu onaylayarak kendi sınıfımın olduğu koridora girdim. Ama hiç geri gelip derse gireceğine inancım yoktu. Ceketini bilerek orada bırakmış olabilirdi.

Tabikide doğru tahmin etmiştim. Çünkü benim sınıfım koridorlarına ben orada mıyım diye bakmıştı. Bense başka bir koridorun duvarının arkasında durduğum için beni görememişti.

Emin olmadığından emin olduktan sonra telefonunu eline alarak bir kaç tuşa basmıştı ve kulağına götürmüştü.

"Derse girme. Beni çıkış kapısında bekle."

Yine mi? Daha beş dakika önce beni göğsünde yatıran adam beş dakika sonra Rosé'yi arıyordu. Ama artık ne yaptıkları umrumda değildi. Tek umrumda olan alacağım intikamdı. Ve ben intikamı mı çok mükemmel bir şekilde alacaktım.

Telefonumu elime alarak Jimin'e mesaj attım. Anında beni onaylayarak geleceğini söyledi.

Onu binanın kapısının önünde beklerken Jungkook konumunu yine açık unutmuş mu diye kontrol ediyordum.

Ve evet. Yine açık unutmuştu.

Yine Jungkook'un evine gidiyorlardı.

afrodit day🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin