Sirius hiç olmadığı kadar sakindi. Dolunay gecesi aldığı karar kıskançlığının üzerini bir örtü gibi örtmüştü. Kıskançlığı hala ordaydı ama artık ondan daha önemli şeyler olduğunun farkındaydı. Remus'un arkadaşlığı gibi.
Doğrusu Sirius onu beklerdi, ne olursa olsun. Çünkü her ne kadar James ve Peter'a hoşlanıyorum dediyse de o aşık olduğunu hisediyordu, ama arkadaşlar birbirine aşık olmazdı. O yüzden onu beklemezdi. Yani, bekleyemezdi. Remus ona geliyor olsaydı bile. Zaten o da gelmiyordu.
Bazen Sirius her şeyi kendi kafasından uyduruyormuş gibi hissediyordu. Remus'un aklında ne döndüğünü çok merak ediyordu. Acaba o da kendisi gibi mi hissediyordu?
Galiba bunu öğrenemeyecekti.
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'dan çıktıklarında Karagöl'ün kıyısına oturdular. Sirius Peter'ın göbeğine yattı.
Dolunayın üzerinden bir haftadan fazla geçmişti, Sirius kararına sadık kalmaya çalıştığı için Remus'a bakmamaya çalışıyordu.
Bundan çok uzak olmayan bir zaman önce gözlerini karşısındaki çocuktan alamıyordu. Oysa şimdi anlamsız bakışmalardan daha önemli bir şeyi koruduğuna inanıyordu.
Peter'la sohbet ederken çocuk elini saçlarına dokundurdu. Sirius anında onun göbeğinden kalkarken bağırdı. "Sakın saçlarıma dokunmaya cüret etme!"
James, Remus'la konuşmasına ara verip Peter'a döndü. "Tanrı bile olsan saçlarına dokundurmaz, dostum."
Peter neredeyse bağırdı."Siri,ne olur. Ellerim nasıl saç seviyor bana söylemen lazım! Rosalinda'yla bu hafta sonu buluşacağız, dizlerime yatacağını söyledi!"
Sirius omuzlarını silkerken ellerini kafasının üzerinde tutuyor, saçlarını koruyordu. "Bunun beni ilgilendiren kısmı neresi?"
"Pati! Kızın saçları seninki gibi!"
"Hah! İşte şimdi saçmaladın. Hiçbir kızın saçı benimki gibi olamaz bile!"
James ona gülüyordu. Sirius Remus'un gülüp gülmediğini görmüyordu çünkü ona bakmıyordu.
Gülüyorduysa da içine gülüyordu, çünkü sesi çıkmıyordu.
Peter ona biraz daha yalvardıktan sonra, o da kesinlikle reddettikten sonra, yatakhanelerine gitmişlerdi.
Sirius duş almaya karar vermişti. Duşunu alıp bornozunu giydiğinde kapısının önünde onu kızarmış yanaklarıyla Aylak bekliyordu.
Sirius onu henüz fark etmemiş çocuktan gözlerini çekerek kenardan usulca ilerlemeye çalıştı.
"Hey, Siri."
"Tüh ya."
"Ne, bir şey mi dedin?"
Sirius tamamen ona döndü ve bornozunun yakalarına sıkı sıkı tutundu. "Efendim, Remus?"
Remus gözlerini ona dikemiyor gibiydi, bir ellerine bir ona bakıyordu. Kızarmış yanaklarıyla, Sirius onun mükemmel olduğunu düşünüyordu.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We're Not Friends / ❝Wolfstar❞
FanfictionOh, my friends will never love me like you. [tamamlandı]