Sirius artık dayanamayacaktı.
Regulus'la bile konuştuktan sonra, ona Aylak'tan bahsettikten sonra artık susmasına gerek yoktu ki! Remus'a sorardı. Aylak ona söylerdi, sevgili mi olmaları gerekiyor, yoksa zaten sevgililer mi? Sirius bunu sanmıyordu.
Ertesi gün, aslında gece, Reg'le konuştuğu günün gecesi saat 3'te Remus'u uyandırmaya karar
verdi. Evet, cidden dayanamıyordu.Çocuğu hafifçe dürttü ve Remus yeşillerini araladı. Sirius'u fark ettiği zaman gözlerini büyütüp öylece durdu. Sirius "Remus, lütfen." dedi. "Konuşmalıyız?" Remus yatağında doğrulup etrafına bakındı. "Yarın konuşalım?" Sirius kararlılıkla "Hayır," dedi. "Yarın da konuşmayacaksın."
Remus zorlanıyormuş gibi göründüğünde Sirius üzüldü."Remus, bu senin için bu kadar zor mu?" Çocuk yavaşça ayağa kalktı ve Sirius'un yüzüne baktı.
Ah, Sirius onu yüzüne bakarken görmeyeli kaç gün oluyordu... Nasıl kendisinden dayanmasını isteyebilirdi ki? Sirius onun çam ormanlarına görmeden nasıl uyuyabilirdi?
Çocuğun kahve buklelerinin döküldüğü alnı kırıştı, yutkundu. "Hadi Ortak Salona gidelim." Sirius onu engelleyemediği bir hevesle onayladı. Sonra yerlerine oturdular, şöminenin karşısındaki koltuğa. Sirius ona bakıp içindeki bastıramadığı kocaman heyecanla derin bir nefes aldı. "Remus..."
Sonra Remus onun sözünü kesip gözlerini kendisine dikti. "Sirius, yemin ederim birkaç gündür pişmanlıktan ölmek üzereyim!" Sirius onun dedikleriyle öylece kaldı. Sirius bu kadar heyecanlanırken, birkaç gündür onu öpmek dışında bir şey düşünemezken ama yine de o utanıyor diye yüzüne uzunca bile bakmazken, onun tek hissettiği pişmanlık mıydı? "Ne?"
Remus kendisinin omuzlarını elleri arasına aldı. "Sakın yanlış anlama, tamam mı? Ben yanlış anlatıyor olsam bile." Sirius neredeyse ağlayacaktı. "Pişman mı oldun?" Remus hızla kafasını sağa sola salladı. "Olmadım, hayır... Sirius, söyleyemediğim o kadar çok şey vardı ki! Keşke ağlamaya başlayıp kaçmasaydım. Keşke... Sana nasıl olduğunu anlatsaydım..." Çocuk derin bir nefes aldı, yeşillerini Sirius'un gözlerinin tam içine dikti. "Sana nasıl da aşık olduğumu."
Sirius gözlerinden damlamaya başlayan yaşları onun anlattıklarına vermeliydi.
"Yarın gerçekten de seninle konuşacaktım, Regulus'un seni çağırdığını öğrendiğinde nasıl koştun, biliyor musun?" Aylak gözleri doluyorken kafasını küçük hareketlerle ama hızla sağa sola salladı. Burnunu hafifçe çekip "Ne kadar güzel olduğun hakkında hiçbir fikrin var mı?" dedi.
Sirius şaşkınca "Remus..."diye fısıldadı. Remus onu duymadan gözlerinden akmaya başlayan yaşlara rağmen devam etti. "Bana ne kadar güzel olduğumu söyleyip dururken, ne kadar güzel olduğunla ilgili hiçbir fikrin yok." Aylak hafifçe kızarmış çam ormanlarını boynundan çekerek kendisinin grileriyle tekrar buluşturdu. "Sirius, seni ne denli sevdiğimle ilgili hiçbir fikrin yok."
Sirius kalbinin sesinden onu neredeyse duyamazken çocuk devam etti. "O tuvalete girdiğimde aklıma saymam gereken daha ne kadar şey geldiğini bilemezsin!" Remus'un gözlerinden birkaç yaş ardı ardına düştü. "Bu birkaç gündür utandığımı düşündüğün için bana neredeyse bakmadın bile!... İşte saymam gereken şeylerden biri daha."
Sirius nefes almakta zorlanırken, titrek elini onun gözyaşlarıyla ıslanmış kızarık yanağına götürdü. Remus gözlerini kapatıp çam ormanlarını örttü. Sirius neredeyse fısıldayarak "Nasıl bu kadar mükemmel olabilirsin?" dedi.
-
Geçen bölüm iyi linç yedim🥳🥳🥳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We're Not Friends / ❝Wolfstar❞
FanfictionOh, my friends will never love me like you. [tamamlandı]