Sirius ertesi gün, yani pazar, sabahtan karşısına dikilip bir planı olduğunu söyleyen arkadaşlarına bakıyordu.
"Kıskandırma her zaman işe yarar Pati."
Peter James'e gevşekçe sırıtıp kolunu omzuna attı. "Herkeste değil elbette..."
James onun karnına dirseğini geçirdi.
"Çocuklar, aramızda problem yok ki... Her şey mükemmel ilerliyor gibi."
"Pati, öğreneceğin çok şey var... Hem işleri hızlandırmanın ne zararı olur ki?" James mükemmel olduğunu düşündüğü planını işe koymak ister gibi burun kıvırdı.
"Neyse, şu elde etmek için kırk takla attığın kız vardı ya... Adı neydi?"
"Neden Anna olamıyor çocuklar?"
"Olmaz, Rem ona gözlerini o hale getirmeni sağladığı için sinirli."
Sirius sessizce konuştukları koridoru gözleyip çenesini kaşıdı. "Sinirli olması daha iyi değil mi?"
Peter ona yaklaşıp omzunu sıktı. "Pati, bazı şeyler abartılmamalıdır... Rem'in okulda biriyle düello yapmasını izlemek istemezsin."
Sirius Peter'ın eli omzunda, beraber sabahın köründe, koridorda sessizce konuşurken, gözünün önüne düello yapan bir Remus geldi.
Karşısındaki mahluğa bir sersemlet, gönderirken, elindeki asayı ileri doğru sallayışını düşündü. Hafif terlemiş kahverengi saçlarının kolunun ani hareketiyle alnına düşüşünü hayal etti. Dudaklarını hafif bir kırmızılığa sahipken yalayışını, yeşil gözlerini rakibinden kaçırmadan hızla kırpışını, heyecanla karşı hamleyi beklerken göğsünün hızla inip kalkışını...
"Tamam tamam... Merlin, anladım. İzlemek istermişsin, kendine gel geri zekalı."
Sirius James'in sesiyle irkildi. Arkadaşına bakarken sırıtıp kolunu Peter'ın omzuna attı. Çocuğun kolunu omzundan çektiğini bile fark etmemişti.
"Kızın adı Hazel'dı galiba... Ravenclaw."
"Tamam, kızı Büyük Salonda mutlaka yanımıza getir."
Sirius bu konuşmadan sonra Çapulcularla birlikte indiği Büyük Salonda, kızı arkadaşlarıyla konuşurken görünce arkadaşlarına dönüp "Ona çok sert çıkıştım, izninizle..." dedi ve kızın yanına gitti. Kimse neden o kadar zaman sonra demediği için şanslı hissediyordu. Kalbi hızlanmıştı ancak yanına gittiği kız yüzünden değil, Aylak'ın onu izliyor olma ihtinalinden dolayıydı.
"Selam Hazel. Kızlar... "
Kız ona yüz vermeden döndüğünde Sirius bunu hak ettiğini biliyordu. "Hey, Hazel... O gün için kusura bakmıyorsun, değil mi? Pek iyi bir anım değildi de."
"Elbette Sirius, nezaket yoksunu bir aptal olduğunu sanıyordum, neyse ki sen tam
2 ay sonra özür dilemeye geldin..."Sirius, kızın yanındaki arkadaşları gülerken, içinden James'e sövdü.
Çocukların yanına geri döndüğünde Remus önündeki gazeteyi okurken Sirius'a ilgisizce sordu. "Nasıl geçti, gönlünü alabildin mi?"
Sirius neredeyse sırıtıyordu.
Aylak'ın yan tarafındaki James, Remus'a çaktırmadan Snitch'i yakalamış gibi sevindi. Sirius'un yanındaki Peter Balkabağı Suyunu kendinden uzaklaştırarak öksürmeye başladı.
"E-elbette Aylak. Bilirsin, nezaket en büyük erdemdir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We're Not Friends / ❝Wolfstar❞
FanfictionOh, my friends will never love me like you. [tamamlandı]