Sirius uzun zaman sonra arkadaşlarının çok da aptal olmadığını düşünüyordu.
Bu garipti ve bu anlar çok az olurdu.
James ve Peter onları yalnız bırakacaklarını oldukça belli ederek uzaklaştıklarında Sirius umursamadı.
Arkadaşları azıcık aptaldı. Sorun yoktu, onları öyle kabul ediyordu.
Remus'la iki ayrı battaniyeyle, şömine karşısındaki koltukta, ellerinde boş kupalarıyla, yalnız kaldığında çocuğun onu izlediğini fark edebiliyordu.
Bugün garip bir şekilde utangaç hissediyordu. Yani az sonra Rem'e dönüp çok güzel olduğunu söyleyemezdi.
Yine de Rem ona bakmaktan geri durmuyordu.
"Siri, sence yine konuşmalı mıyız?"
Sirius'un kalbi hızla atmaya başladı. Remus'a bakıp gözlerini kırpıştırdı. Çocuğun konuşmak derken ne kastettiğini anlamamıştı. En son Hogsmeade konuşmalarının sonundan mı bahsediyordu?
Remus elindeki kupaya bakış atıp kendisine geri dönüyordu. "Ne konuşmalıyız Remus?"
Remus kaşlarını çatıp tekrar kupasına baktı. Sonra aniden kupayı eğilip yere bıraktı, emekleyerek koltuk üzerinde Sirius'a yaklaştı.
Sirius dibine kadar giren çocuğu kalbi ağzında izliyordu.
Remus gözlerini Sirius'un grilerine dikti. Sonra konuştu. "Rem ya da Aylak..."
"N-ne?"
"Bana tam adımla seslendiğinde garip hissediyorum, Siri."
Sirius karşısındaki, aslında neredeyse burnunun dibindeki, surata bakarak hayatı boyunca alabileceği en büyük hediyenin Remus olduğunu düşündü.
Bununla bir sıkıntısı yoktu.
"Rem..."
Sirius ona, onun istediği gibi seslendiğinde Aylak gülümsedi. Sirius sanki hayatta yapabileceği en müthiş şey buymuş gibi gülümsemesine baktığında, çocuk kızardı.
"Arkadaşlarımı kaybetmekten korktuğumu söyledim ama artık... Arkadaşın olamıyorum Siri..."
Sirius aniden büyük bir itiraf yapan Rem'in kızaran yanaklarına rağmen gözlerini kaçırmayışını izliyordu. Bu görüntüye neredeyse ölüyordu.
"Bütün itirafları sen yaptın. Ben sana hiç..."
Sirius duraksayıp yutkunan çocuğa baktı. Ona yardımı olur mu bilmiyordu ama elini onun elinin üzerine koydu.
Çocuğun, bunun fırsatını kolladığını bilmesine gerek yoktu. Elbette kollayacaktı, çünkü elleri dünya üzerinde başka hiçbir yere bu kadar yakışamazdı.
"Siri, ben sana hiç çok güzelsin demedim... Ama sen biliyorsun değil mi? Bilmeni istiyordum..."
Sirius neredeyse alayla ama iyi niyetli ince bir gülümsemeyle ona "Güzel olduğumu mu?" diye sordu.
Remus sakinleşmek ister gibi gülümsedi. "Hayır... Yani evet ama... Yani sen güzelsin elbette ama onu bilmeni değil..."
Remus elinin üzerindeki eli baş parmağıyla okşadı. Sirius bundan daha güzel bir şey hissetmediğine emin olsa dahi kaçmak istiyordu. Hem kaçmalıydı hem sonsuza kadar burda kalmalıydı, Aylak olmadan ama Aylak'la kaçmalıydı... Galiba tuvaleti gelmişti ya da uyumalıydı...
"Senin güzel olduğunu düşündüğümü, bilmeni. Biliyorsun değil mi, Siri?"
"Artık biliyorum, Aylak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We're Not Friends / ❝Wolfstar❞
FanfictionOh, my friends will never love me like you. [tamamlandı]