Sirius, Remus'un çağrısını kabul edip kendini onun yanına bıraktı. Gecenin hafif ışığında gördüğü Aylak'ın yüzü kendisine sanat eseri gibi geliyordu.
Aylak yüzüne ay ışığı vururken ne kadar güzel göründüğünü bilmiyordu. Sirius da bu manzaranın kalbini acıtacağını bilmiyordu. Remus bir sebeple ay ışığına nefret ve korku besliyordu, oysa güzel yüzüne ay ışığı ne de çok yakışıyordu. Elbette, dolunay olmayan ay ışığı.
Sirius başını onun yastığının uç tarafına bıraktı. Kendisinden uzun olduğu için biraz daha yukarısında duran Remus'un yüzüne bakıyordu. Remus kenarları kızarık yeşil gözleriyle kendisini izliyordu. Sonra Sirius onunla aynı yatakta olup arada mesafe varken yatmanın eziyet olacağını düşündü. Onun kokusunu bu kadar net duyuyorken göğsüne yatamaması haksızlık olurdu, çocuk bu kadar yakınındayken beline sarılamaması kendi kendisine yapacağı bir ayıp olurdu.
Sol elini kaldırıp kendisiyle aynı yastığın uç kısmında yatan Remus'un yüzüne koydu. Baş parmağını oynatıp yanağını sevdi. Sonra Remus gülümsedi. Sirius, bir an elinin içinde çocuğun gülümsemesini hissettiğine inanamadı.
Sonra bir anlığına duraksadı. Gri gözleri hafifçe açıldı, aynı dudakları gibi. Remus ona bakarak "Ne oldu?" diye fısıldadı.
Sirius elbette ne olduğunu biliyordu. Sirius bu yıl, kendisine yıllarca tekrar söylemesine gerek kalmayacak kadar aptal demişti. Yine de daha fazlasına ihtiyacı vardı.
Sirius bir aptaldı. Sanki yeterince değilmiş gibi, bir de en yakın arkadaşlarından birisine böylesine şeyler hissedecek kadar aptaldı. Sirius tam bir aptaldı çünkü kendi yatağına geçtiğinde elini öpmeyi düşünmüştü.
"Az önce... Aylak, sanki tüm dünyayı avcumun içinde hissettim."
Remus gözlerini Sirius'un boynuna indirdi, Sirius onun daha çok kızardığını görebiliyordu. "Sirius..."
"Seninle... Sa... Sarılarak uyuyabilir miyiz?"
Remus gözlerini kısa bir an tavana dikip kafasını küçük hareketlerle salladı. "E-elbette yapabiliriz."
"Evet... Kesinlikle. O zaman?..."
Remus kafasını sallayıp tek kolunu yatağa uzattı. "İstersen... Yani ben de, ben de senin göğsünde yatabilirim, yani..."
"Şey, ben yaparım..."
"Tamam..."
Sirius, çocuğun göğsüne kafasını koymak üzereyken, sanki diplomatik bir konu gibi konuştukları olayın farkına vardı ve nefes verir gibi patlayarak gülmeye başladı. Yine de James'ten hala korkuyordu ve sessizdi.
"Aptal gibiyiz, değil mi?"
Remus umutsuzca kendisine bu soruyu sorduğunda Sirius sırıtmasını bozmadan kafasını çevirip onun gülümseyen yüzüne baktı. "Sen aptal değilsin."
Remus gülümseyen suratını tavandan kendisine çevirdi. Sirius, Remus'un gülümserken dudağının sol tarafının sağdan daha çok yukarı kalktığını gördü. Bunu zaten biliyordu, yine de görmek her seferinde farklı hissettiriyordu. Sirius sonunda kafasını onun göğsüne koydu ve gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We're Not Friends / ❝Wolfstar❞
FanfictionOh, my friends will never love me like you. [tamamlandı]