🍷🍷🍷
3 yakın arkadaş sıkıntıdan yanlış yollara saparsa...
Oynat bakalım:d
Pinkmang yazarları iyi okumalar diler ❤️
***
"Karşımda domalıp gecenin asıl sürtüğünün sana kim olduğunu göstermemi ister misin velet?"
Duydukları uykulu ve oldukça davetkar ses üçünün de titremesine sebep olurken, kendine gelen ilk kişi Jungkook idi.
Ve o, istediğini de çoktan elde etmişti...
"Beni becerebilecek kadar yetenekli bir malafata sahip mi ki, telefonun ucundaki şahsiyet?"
Şuh bir kahkaha yankılandı hoparlörden o saniye, bu tını Jungkook'u iliklerine kadar titretmenin ötesine geçip sanki yanı başındaymış gibi ılık ılık çarptı bedenine.
Bu cüretkar kelimeler Jimin ve Yoongi ikilisinin şaşkın bakışlarını anında ters düz etmiş ve açık kalan ağızlarını kapatıp pür dikkat karşıdaki sesten gelecek atağa vermişlerdi kendilerini.
"Bana bak çocuk. Siktiğimin gecesinin 3'ünde belanı en son bulmak isteyeceğin dalgam genzinden süt niyetine inmeden önce defol git başımdan."
Ona ikinci defa çocuk muamelesi yapan telefonun ucundaki kalın ve derin tınısı dahi sex kokan herifin bu özelliği bile sinirlenmesine engel olamamıştı Kook'un.
"Defol mu?..."
Kook, gıcık olduğu bu tavra karşı soluklanıp rahat bir şekilde camın önüne oturduğu gibi bir dizini kırmış ve kolunu da oraya yaslayarak sıralamaya başlamıştı hınzır bir tonda.
"Ah hadi ama babalık, daha 2 saniye önce ego dolu yüksek cümlelerinle dominantlık taslıyordun? Şimdi ne oldu çüküne? Oh.. yoksa içine mi kaçtı ya da erken boşalmaya dayalı bir iktidarsızlık mı yaşıyorsun? Kıyamam!" gülüşü dudaklarını süslüyordu bu sefer Jungkook'un ve hızını alamayıp devam etmişti sözlerine.
"Hatta bak ne diyeceğim... Dedemin rötar içerikli kuşu uçuran ve son kıç bükücü elemanlarından sana kargolayabilirim yetersizsen eğer, sakın üzüleyim deme moruk dünyanın sonu değil bu..."
"...Yani teknoloji diyorum... Gelişti ve inan bana senin o safra kesenin derinlerine kaçmış olan boktan cesaretin ve libidosuzluğunu bile canlandırarak yeniden uçuş moduna getirtecek bir şeyler bulabilirsin, pes etme fighting!"
Lakayt son sözlerine kahkahası eşlik ettiğinde, karşı tarafın oldukça öfkelendiğini gösteren soluklarını kulaklarına taşırken, iyiden iyiye keyfi yerine gelmeye başlamıştı şimdi.
Yunki ise, sandalyesini çekip göğsünde bağladığı elleri ile dünyadan soyutlanmış bir şekilde telefondaki ses ile tartışmasına devam eden Jeon ile eğlenirken, çetin ceviz çıkan şahıs gittikçe merak uyandırıyordu.
Yavaşça Min'nin yanına giden Jimin kulağına eğildiği gibi, "Ben diyorum ki, bu işin sonunda götüne veda eden zavallı kişi Kook olacak." Derken kıkırtısını bastırmaya çalışarak cümlesini tamamladığında, Min'den aldığı yanıt da gecikmemişti.
"Bu kadar coşması kesinlikle normal değil ve bence bizim salağın seksi gelmiş, ülke korona yüzünden sağlıklı milleti eve tıkacağına, şu çocuğa bir şişme bebek verseydi bari, çünkü tehlike sandığımız gibi dışarıda değil." İşaret parmağını tavşanın kasıklarına doğru uzaktan hizalarken, fısıltıyla devam etmişti ardından.
"Tehlike, işte tam da orada patlamaya hazır olan ergenik sancıların içinde saklı. Bu bir nükleer bomba, virüsten daha beter durumda olduğuna bahse varım, ne dersin?"
Jimin, dirseğiyle Yoon'un koluna kes şu zırvalamayı dercesine geçirdikten sonra ona gözlerini sinsice devirerek tekrardan Jungkook'a dönmüştü, hiçbir şey kaçırmak istemiyordu.
Kısa süreli bir sessizliğin ardından telefonun diğer tarafından duyulan karanlık ton, birkaç dakika öncesine göre fazlasıyla net ve korkutucu çıkan gizemli bir tınıya bürünürken, sertleşen cümleler ile de donup kalmışlardı anında.
"Bana bak küçüğüm, fransızcayı Busan aksanıyla peltek ve yarım yalamak çıkardığın o ağzını öyle bir doldururum ki senin..."
"...Sana son sözüm, içine bile alamayacağın ve muhtemelen boyunu dahi aşan iblisin zehirli silahına asla bulaşma, yani demem o ki, ben senin o pembe toplarını dizine indirmeden önce, git ve çocukların bu saatte yapması gereken şey gibi sadece şu siktiğimin uykusunu uyu!"
Mimikleri saniye saniye her bir duyduğu kelimede şekilden şekle giren Kook, cevaplamak için tam ağzını açtığı sırada duyulan dıt sesi ile şaşkına dönmüşken,
"A-alo???... Alo?! Seni piç kurusu!... Yüzüme kapatmak ha?!... Seni sabaha kadar ayağa dikmezsem bana da Bad Bunny demesinler!" Diye tısladığında sinirden delirecek gibi olmuştu.
Merakla Jeon'u bakan ikili çit sesi dahi çıkarmadan onu izlemeye devam ederken, söyleyecekleri boğazına takılan ve çıkmak için can çekişen kelimeler tüm öfkesini tepesine bindirmişti Kook'un.
Hızla geri arama listesine giren siyahlı, hışımla bastığı ekran ile telefonu kulağına götürdüğünde, 'aradığınız numaraya şu an da ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar-' duyduğu telesekreter sesi ile de salladığı bir küfürün ardından kapatmıştı telefonu fırlatmadan hemen önce.
Yapabildiği tek şey, ekrana doğru tüm hıncını çıkarmak istercesine bağırmak olduğundaysa çatılan kaşlarıyla,
"Sana öyle bir bulaşacağım ki çakma iblis! Cin çarpmışa dönen ağzın pembe toplarımı kavrayamayacak bile!... Göreceksin sen! O telefonu kapatan elini götüne sokacağım ve sonra sen de sürahi diye dolanacaksın etrafta!''
"... Sadece bekle ve gör seni sözde gizemli egoist mahlukat!"
***
Kfmfmfmf jk g*tün kaşınıyo bro
Oy ve yorumlamayı unutmayalım ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bonjour, Bitch! を ✓
أدب الهواة[+18] ''Bu kiliseden ayakta çıkmana izin vereceğimi mi sanmıştın?" #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #BL [[ İlk yayın 2019 ]] ©Bety & ©Jey