-53. Bölüm-
53'e gelmişiz bile ve ne zaman final olucağına dair en ufak bi fikrim yok benim ahahha Bonjour Bitch sonsuz falan mısın bro nedir yani kdmfldkf
Neyse, lütfen aktif olmayı ihmal etmeyelim çünkü neden olmasın, ve yine çünkü biricik yazarınızın yüzü falan gülmesin mi hııı 🤭🤭
Öpüyorum sizi, bu sefer keyifli okumalar demeyeceğim, onun yerine daha güzel ve bölüme cuk bir son iletim var size tam da şu an 😏↙️
AFİYET OLSUN YOROBUN!!🍷🍷🍷
***
Amsterdam'dan birkaç gün önce Jeon ve Sayko sevgilisiyle birlikte geri dönen Park, orda yalnız kalmak istemeyerek bir süreliğine Kore'nin en iyi dil akademisinde devam etme kararı aldığı için, artık evindeydi.
Ve birkaç saniyedir elindeki Vip davetiyeye mıhlanan gözleriyle onlarca düşünceye dalmıştı şimdi. O sırada aklından bir sürü senaryo geçiyordu.
Evet heyecanlıydı, ama onu neyin beklediğine dair daha çok merak duygusunu hissediyor gibiydi. Şu anki durumu düşündü. Namu...
Kim Namjoon'la sadece sex partnerleri olmaktan çok, aslında ortak zevkleri olan, benzer ilgi alanlarıyla vakit geçirmeyi seven iki tutkulu sapyo ilişkileri vardı. Müzelere gittikleri, sanat galerilerinin altını üstüne getirdikleri türden hep bir aktivite dolu kaliteli bir birliktelik yaşamışlardır.
Onların olduğu şeyin spesifik bir ismi yoktu, ki bu, iki tarafın da ortak isteğiydi.
Dolayısıyla ikisi de hoş bir mesafeli ilişkiyi yürütürken, gereksiz kıskanclık ve onlara aptal duygular olarak gelen bağımlılığa bulaşmadan, birbirlerini darlamadıkları o isimsiz şekliyle akışına gidiyorlardı. İkisinin de beklentileri birbirlerini kalıplara sokmaktan uzak, ortak zevklerin paylaşıldığı saygı duyulası bir oluşumdan ibaretti.
Sonra ise hesapta olmayan bir gelişme cerayan etti ansızın. Kim Seok Jin... Onu ilk önce Kim Holdinginin Ceo'su olarak yaptığı araştırmada görmüştü...
Böylesine genç yaşta parıltı içinde hem 2 koca çocuğu yetiştirip hem de mükemmel bir kariyer sahibi olmasının yanı sıra, bir de o dopdolu görünen hayat bilgili class tarafına daha ilk günden büyük hayranlık duymuştu Jimin. Takdir edilesiydi.
Çünkü kendisi de her zaman okulda 1. Olmaktan gelen başarılarını, hayatta sosyo-kültürel bilgi birikimini hat safhaya taşıyıp zekası sayesinde iyi konumlara gelmek istiyordu. Jin de bu yüzden onun için oldukça ilgisini çeken bir profil olmuştu.
Ancak o kusursuz görünen adamın bir okadar da dokunulmaz görünen o erişilmez aurası yüzünden hiç konusunu dahi açmamıştı yakınlaşmanın. Malum, herif şampiyonlar ligindeydi.
Hatta karakolda Oğlu ve Jeon'u kurtarmaya geldiğindeki o güçlü ve elit tavırlarıyla herkesin sesini kestiği o sahnede, hala 44 yaşında olduğuna inanamamıştı o adamın... Taş çatlasın 30 gösteriyordu ki rakamlarla zerre ilgilenen biri değildi Jimin.
Kendisi de 18, kore yaşına göre 19 olsa da bunlar sadece birer numaraydı ve özel hayatı onu ilgilendirirdi yalnızca. Ayrıca beynin içindeki olgunluk da hafife alınmamalıydı.
Şimdi mi? Ah... Onun bizzatihi çağırdığı özel misafiri olacaktı ha? Ve de şu uğraştırıcı 3>2 mesajı... İçinden bir ses her nasılsa Namjoon'un da orda olacağına dair yüreğine tohumlar serpmiş, bu onu hayatında ilk kez hissettiği türden bir duyguya sürüklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bonjour, Bitch! を ✓
Fanfiction[+18] ''Bu kiliseden ayakta çıkmana izin vereceğimi mi sanmıştın?" #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #BL [[ İlk yayın 2019 ]] ©Bety & ©Jey