-49- A Motherfucker Monster

22.9K 1.7K 8K
                                    

-49. Bölüm-

Hi geyssSs 😈

Bu bölüme uygun okadar çok şarkı dönüyor ki kafamda, ama Bonjour Bitch okuyucusu olan birkaç değerli takipçimden de aldığım özel isteğe dair, huzurlarınızda en uygununu yapıştırıyorum şak diye ehe, sizi morluyorum, oylayın beni hadi
keyifli okumalar 💜

~ Pinkmang yazarınız, Bety🍷

***

Onlar... Çok seyi düşünmeden ve sorgulamadan birden tutku ve rütbelerin çarpıştığı bir savaşa girmişlerdi onca vakit. Bu doğruydu.

Ancak son olaylarla birlikte peşisıra gelen o birtakım farkedilen gerçeklikler, sorgulamalar, belirli konulardaki pişmanlık ve restler... Onları bir sınava doğru sürüklemişti.

Önce gelen bir afallama. Soft öpücükler, sarılışlar ve iç giderek bakan irislerdeki o kayboluşlar, anlam yüklenen sex ve hisli dokunuşlarla da harmanlanınca... Bazı sorgulamalar da beraberinde gelmişti elbet.

Öncelikle şeytanın ilk kanadı, o fevri ve egosal iç sorunlar yaşayan güzel adam vardı bir köşede. Gözleri keskin bir ela, ses tonu ise içine çeken bir girdap gibi derin bir adam..

Ancak o, aynı zamanda en başından beri parça parça evrilmeye ve her seferinde bir 'ana kuralı' daha yoksayarak aslında alttan alttan ödün vermeye başlayan esmer, sınırlı ve asabi olan kaçık bir aşıktı da...

Taehyung, bunca zaman o tek eşli düzenli ilişki türlerine karşı bağlanma kaygısıyla mesafeliyken, aslında 'sevgili olma' kavramı bile onun için fazla yeni, bilinmezlikler taşıyordu. Bu sebeple her konuda engin ve gelişmiş tecrübelerine rağmen, daha duygusallaşan bir ilişkide nasıl davranması gerektiğini asla bilmiyordu. Yine de ayak uydurmaya çalışmıştı tüm bu yeni açtığı kapıya.

Yani, hangi günaha batmış ve kendine ait hiyerarşik bir düzen oturmuş yüksek özgüvene sahip bir adam, birden tüm o duygusuzluk dolu kurallardan sıyrılarak şak diye hemen değişip de sarsılmazdı ki?

İşte tam da bu noktada Taehyung'un kendisi de daha en başında o malum soruları yöneltmeye başlamıştı benliğine. Tema basitti: 'Ben ne yapıyorum? Alıştığım şey bu değil. Tüm bu aşk oyunu da nesi ve lanet olası duygularımın sorunu ne?'

Sırf güç dengeleri hayatı boyunca her zaman onun elinde olduğundan, Jeon'dan sonra her şey değişmeye başlamıştı. Önceleri 'onluk bir hareket' olmadığını düşüne düşüne, sonrasında ciddiyete binen ve alışık olmadığı türden bir aşk ilişkisine kendini iyice kaptırdığını anladığı an, buna karşı korkma ve gerileme yaşamış, ama sonunda bir başka gerçekliğe uyanış evresinde son bulmuştu kendisini.

Şu bir gerçekti ve Taehyung, Jeon'a karşı uzun zamandır fazla iyiydi. Özellikle sevgili olma sonrasında artan ilgi ve düşünceliliği -ki o böyle şeylere yatkın olan biri hiç değildi- buna rağmen sarışın için girdiği rollere ek, onu hayatının neredeyse merkezine oturtmasına ramak kalmıştı.

Tereyağı gibi pürüzsüz giden yolda, aslında büyük bir kavga da kaçınılmaz bir şekilde patlak vermişken, kendini kaybedip bitti dedi.

Ancak tek bir kelime, içindekileri bitirmek için yeterli miydi ki?

1 ay boyunca kendini işe verip gerçek hislerini duymazdan gelerek salağa yatsa da... Hiçbir gerçek anlamı içinde barındırmayan, belki de basit bir sözdü yalnızca ve... Kalbi ile aklı aksini hissederken, geçerliliği de yoktu o iki hecenin. Bunu kabul etmesi zor olsa bile nihayet farketmişti.

Bonjour, Bitch! を ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin