Mutlu bir güne uyanmıştı küçük olan bugün annesi onu çalıştığı şirkette götürecekti ve Soobin ilk defa bu kadar çok kişinin olduğu bir yere gitmenin sevincini yaşıyordu.
Hızlıca yatağından kalkmış, banyoya koşmuştu. Dişlerini fırçalamış ve en sevdiği yeşil kazağı ile beyaz tulumunu giymiş merdivenlere yönelmişti.
Aşağıdan daha doğrusu mutfaktan annesinin tıkırtılarını duyuyordu. Mutfağa girdiğinde annesinin kahvaltı hazırladığını gördü.
Annesine yaklaşıp yanağına sulu bir öpücük kondurdu bunun sonucunda orta yaşlı kadını gülümsetmişti. Beraber kahvaltılarını edip, annesi Soobin'in saçını yapıp evden çıkmışlardı.
Arabaya biner binmez annesi Soobin'i uyarmaya başlamıştı.
-Şimdi bana söz vermelisin bebeğim.Orada uslu bir çocuk olacaksın ve benim masamdan ayrılmayacaksın.Bütün gün çizim yapabilirsin tamam mı?
Küçük olan annesini kafasıyla onaylayıp koltukta ayaklarını sallandırmaya devam etmişti bunu yapmak hoşuna gidiyordu. Bütün yol boyunca camdan dışarıyı izlemiş,şirkette neler olacağını düşünmeye başlamıştı.
Şirketin önünde durduklarında Soobin'in annesi kapıyı açıp minik oğlunun inmesini beklemişti.İşte her şey böyle başlayacaktı.
(Soobin böyle giyindi ehehe)
Soobin'in ağzından;
Şirketin önünde durduğumuzda anneme bakıp gülümsedim ve elini tutup ilerlemeye başladık. Belki de şirkete benim gibi küçük oğullarını getiren başka insanlarda vardır diye düşünmeye başladım. Belki annemden izin alabilirsem onlarla oynayabilirdim.
Döner kapının önüne geldiğimizde sevinmiş ve biraz korkmuştum böyle kapılardan geçmeyi hem seviyordum hem de korkuyordum. Ya arasına kısarsam ve annem beni kurtaramazsa. Annem bu endişemi farketmiş olacak ki elimi daha sıkı tutup sakin olmamı söylemişti ve yuppi hiçbir sorun olmadan geçmiştik kapıdan.
Annemin asansör dediği şeylerin önüne geldiğimizde binmek istemediğimi söylemiştim ama annem şirketin merdivenlerinin çok sayıda olduğunu ve onun yanında güvende olduğumu söylemişti.
O anda yanımıza annem gibi biraz yaşlı ama yakışıklı biri gelmişti.Ben ona bakarken o telefon ile konuşuyordu.Annem adama eğilip selam vermişti o yüzden ben de eğilip selam vermiştim ve adam benim saçımı karıştırdı ama bundan biraz kaçındım çünkü onu tanımıyordum.
Daha sonra anneme bu adamın kim olduğunu soracaktım.Asansör denen şey durduğunda ilk önce o adam inmiş daha sonra annem ile ben inmiştik.
Geldiğimize yere ilk defa kafamı kaldırıp baktığımda bir çok büyük insanın burada toplanmış ve bir yerlere koşuşturduklarını görmüştüm.Bu beni biraz üzmüştü çünkü hiç kendi yaşıtım birini görememiştim.
Annem beni kolumdan çekiştirip bir yere götürmeye başlamıştı. O adamın girdiği odanın önünde bir masa vardı ve annem beni oraya oturtmuştu. Birazcık burada beklememi birazdan geleceğini söyleyip elime boyama kitabını ve boya kalemlerimi verip o adamın girdiği odaya girmişti.
Ama neden girmeden önce kapıyı tıklatmıştı anlamamıştım. Bunu çok düşünmeyip boyama kitabından sevdiğim bir kaplanı boyamaya başlamıştım.
Elimi kırmızı boya kalemine atmıştım ama kırmızı boya kalemi masadan yuvarlanmıştı ve bende masanın altına dizlerim üstüne inip boya kalemini aramaya başlamıştım. Ama orada değildi, biraz ileriye baktığımda boya kalemi biraz daha ileriyle hole yuvarlanmıştı.
Dizlerim üzerinde oraya emekleyip boya kalemini almıştım.Ama bir çift ayakkabı görüş alanıma girmişti.Kafamı yukarı kaldırıp ayakkabıların sahibine baktığımda çok yakışıklı bir adamın yüzüyle karşı karşıya kalmıştım ve ona en güzel gülümsemelerimden birini vermiştim.
Jk mi yoksa Yeonjun mu🍼?
🍼💦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗯𝗮𝗯𝘆𝗯𝗼𝘆/ 𝘆𝗲𝗼𝗻𝗯𝗶𝗻
FanfictionSoobin'i şirkette gören Yeonjun, little space'e sahip bu çocuğu evlatlık edinir. TXT Yeonjun&Soobin