3𝗕𝘂𝘁, 𝗜'𝘃𝗲 𝗴𝗼𝘁𝘁𝗮 𝘄𝗼𝗿𝗸 𝘀𝗵𝗶𝘁 𝗼𝘂𝘁, 𝗯𝗮𝗯𝘆

4.9K 459 144
                                    

Yeonjun'un ağzından;

Bu anı nasıl anlatırım bilmem ama şu anda dizlerinin üzerinde bana aşağıdan bakan ve o güzel gamzelerini bana sergilemekten çekinmeyen çocuğun alt takımları nasıl harekete geçirdiğini anlatmam uzun sürmez.

Ne kadar da güzel gülüyordu öyle. Ben de ona gülümsedim. Hafifçe eğilip elini tutup onu ayağa kaldırdım, bu onu daha iyi görmemi sağladı.

Ne kadar da parlıyordu göz bebekleri. Küçük kırılgan bir bebek gibiydi o an. İşte bu bana aklımdaki her şeyi unutmamı sağladı. Baştan aşağı süzdüm onu, beyaz tulumu ile o kadar tatlıydı ki görseniz 4 yaşında sanırdınız. Çok oyalanmadan gözlerini buldu gözlerim.

"Kayıp mı oldun?" diye sordum. "Hayır efendim, annem burada çalışıyor sadece biraz beklememi istedi ve boya kalemim hole yuvarlanmıştı, onu almak için yolunuza çıktım efendim" dedi.

Ne kadar da hızlı konuştu öyle. Yoksa onu utandırdım mı? Belki de yanaklarındaki pembeliklerin sebebi gerçekten bendim. Aslında genç birine benzemesine rağmen konuşması ve giyim tarzı bir bebek gibiydi, bazı kelimeleri yuvarlıyor ve konuşurken parmaklarıyla oynuyordu.

Sanırım büyük bir bebeğe rastladım. "Adın ne?" diye sordum. "Soobin, Choi Soobin" dedi. Sonra bana adımı sordu. Ona adımın Kim Yeonjun olduğunu söyledim.

Tanıştığımıza sevindiğini söyledi. Sanırım benim kim olduğumu bilmiyordu. Bilmesine de gerek yoktu. Bu kadar masum ve tatlıyken hiçbir şey bilmesine gerek yoktu.

O anda yanımıza babamın sekreteri Bayan Choi gelip önümde eğildi. Sonra Soobin'e dönüp bir sorun olup olmadığını sordu. Büyük bebek bir sorun olmadığını sadece kaleminin hole yuvarlandığını anlattı ve cümlesini anne lafıyla bitirdi.

İşte o an anlamıştım bu büyük bebeğin kimin çocuğu olduğunu. Bayan Choi bu sefer bana dönüp bir sorun olup olmadığını sordu. Hayır dedim, bu büyük bebekle tanışmak nasıl bir sorun olabilir.

O an Soobin dikkatlice suratıma baktı ve gülümsedi. Bayan Choi oğlunu masasına oturtup yanıma geldi.

"Üzgünüm efendim, oğlum Little Space hastası, büyük gibi görünmesine rağmen aklı ve hareketleri bir bebek gibidir. Eğer gerçekten bir sorun çıkardıysa özür dilerim efendim. Babası olmadığı için onu buraya getirmek zorunda kalıyorum bazen" dedi.

Sorun olmadığını söyleyip, büyük bebeğe bir bakış attım ve babamın odasına doğru yürümeye başladım. Sanırım bu şirket bazı günler eğlenceli olacaktı.

Odaya kapıyı çalmadan girdiğimde babamın homurdanmasını duydum, telefonla konuşuyordu. Eğer telefonda diğer babamla sexcall yapmıyorsa ben de Kim Yeonjun değildim.

Benim geldiğimi söyleyip telefonu kapattı ve bana döndü. "Çok sevgili oğlum fikir mi değiştirmiş, artık şirkette çalışmak mı istiyormuş babası kılıklı" dedi.

Eh ona da hak veriyordum az önceki bir şey beni bu fikre itti ve ben günlerimi şirkette geçirmeyi gerçekten istedim.

Babam biraz şaşırarak ya da hayvan gibi kahkaha atarak ciddiyetini ortaya koydu her zamanki gibi. Eh bu konuda bana inanmaması normaldi. Onun sözünü dinleyen biri olmamıştım pek. Ama bir şartım vardı ve ben bu şart kabul edilmeden bu şirkete adımımı atmazdım.

Babam şartın ne olduğunu sordu . Bayan Choi'nin oğlunun her gün bu şirkete gelmesi dedim. Babam aptal aptal suratıma baktı bir süre. Cümlemi anlamaya çalıştı.

Daha sonra "Neden?"diye sordu. O çocuğu eğlenceli bulduğumu söyledim. Şartımı kabul etti. İşte bu bugün beni gülümseten ikinci şey oldu.

Yes yes yes çok sevdiğim okuyucularım sizi çok seviyorum💖💗💕💘💞öpüldünüz hepiniz😽

🍼💦

𝗯𝗮𝗯𝘆𝗯𝗼𝘆/ 𝘆𝗲𝗼𝗻𝗯𝗶𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin