Çoktan iki gün olmuştu.
Jongin'i en son iki gün önce görmüştüm. O günden sonra kızlara kendimi affettirmiştim ancak ne durakta ne de okulda Jonginle karşılaşmamıştım. Şu son iki gün, beni uyandırmak için aramamıştı bile. Bu durum bana inanılmaz derecede gergin anlar yaşatırken salonda oturuyor ve boş gözlerle etrafa bakıyordum.
"Kai~ Sen ne tatlı şeysin böyle."
Ben bu haldeyken Lisa, tam karşımda Kai ile oynuyor ve ona bir şeyler söylüyordu.
"Buna da Kai demek biraz garip hissettiriyor."
Gülerek bana baktığında yüzümdeki gergin ifadeyi fark etmişti. O an bana bir sürü soru soracağını sezmiştim.
"Unni, neyin var?"
"Hiç, sadece sinirliyim."
"Neden? Kai'ye Kai dediğim için mi? Bu soru da nedense kulağa garip geliyor."
Çok sürmeden yine konuşmaya başlamıştı. Sanırım son zamanlar hiçbir şeye tahammülüm kalmamıştı.
"Bu arada unni, Kai kim? Neden anlatmıyorsun? Önemli bir tanıdığın falan mı?"
"Evet."
"Yine de bir insan ismini bir hayvana koymak biraz garip değil mi?"
"Ölmüştü."
Yine sorunlar üst üste binerken derin bir nefes aldım ve yerde bizi izleyen Kai'ye baktım.
"Bu köpeği bulduğumda da yaralıydı. Sahibini kurtarmak için çok çaba harcamıştı."
"Ne? Nasıl..."
Lisa şaşkın bir şekilde bana ve Kai'ye bakıyordu. O günleri hatırlamak bile tüylerimin ürpermesine sebep oluyordu.
"Her neyse Lisa, ben uyumaya gidiyorum."
"Nasıl!? Böyle önemli bir yerde nasıl bırakabilirsin?"
Odama girerek kapıyı kapattığımda kalbime ağırlık çökmüş gibi hissetmiştim. O gün zavallı çırpınışlarından önce, ağzındaki kolye dikkatimi çekmişti. Üzerinde Kai yazıyordu. Durumun en acı kısmıysa köpeği takip ederek kendimi koca bir nehirin kenarındaki uçurumda bulmamdı.
Zavallı köpek deliler gibi çırpınırken onu tutmaya çalışmak, çok zor olmuştu. Kendini uçuruma doğru yaklaştırıyor ancak korkarak geri çekiliyordu. Yine de hiçbir şekilde durmuyor ve benden yardım istiyordu.
"Lütfen sakin ol... Benim yapabileceğim bir şey yok."
Söyleyeceklerimi anlamayacak olsa da onu sakinleştirmeye çalışmıştım. Yine de yerinde durmuyor ve sürekli uçuruma bakıyordu. Artık bu kolyenin sahibi bulmak imkansızdı, çünkü çoktan nehirin dalgalarında kaybolmuştu.
Olanları düşünürken yatağımdaydım ve dizlerimi kendime çekerek kollarımla sarmıştım. Neden böyle acı bir ölümü tercih ettiğini bilmiyordum.
O an yatağımın üzerine çıkan Kai ile arkama yaslandım ve yanıma gelmesini bekledim.
"Onu çok özlüyor olmalısın."
Kucağıma atlayarak gözlerime bakmaya başladığında, nedense kendimi daha kötü hissetmiştim.
"Kai, neden böyle halsiz görünüyorsun?"
Tüylerini okşayarak kucağıma aldım ve ayağa kalkarak Kai'yi yatağımın kenarındaki yatağına bıraktım. Doğrulduğumda da yatağında uyuyan Jisoo'ya yaklaştım ve aşağı kaymış olan yorganını tekrar düzenledim.
Tekrar yatağıma döndüğümde ise çok geçmeden uykuya dalmıştım. Benim için zor bir gün olmuştu. Günlerdir Jongin'i görmemiş olmak, sanki hayatımda önemli bir şey eksikmiş gibi hissettirmişti.
Bu yüzden alarmla uyandığım yeni bir günün sabahı, durağa ilerlerken karşılaşmayı umduğum Jongin yine yoktu. Ancak bu gün, diğer günlerden çok daha farklıydı. O gün ilk defa Jongin'i görmek için yüzme havuzuna kadar gitmiştim. Sürekli ona mesaj atmak için kakaotalk'a girip çıkmanın sonucunda, kendimi burada bulmuştum.
Kapı kapalı olduğu için yere çömelmiştim ve etrafa bakıyordum. Arada saate bakıyor ve tekrar beklemeye devam ediyordum. Bu sefer ne olursa olsun onu veya bir arkadaşını görmek ve nerede olduğunu öğrenmek istiyordum.
Saatler sonra kapının açılma sesiyle, hızla ayağa kalktım ve içeriden çıkanların yüzlerini inceledim. Tam tanıdık hiçbir yüz yok diyecekken, içeriden çıkan Sehun ile gülümsedim ve umutla önüne geçtim.
"Sehun... Müsaitsen konuşabilir miyiz?"
"Neden? Bir şey mi oldu?"
"Jongin'e ulaşamıyorum. Önemli bir durum yok ama... Sadece nerede olduğunu söylesen yeter."
Bu sorumla güldü ve yüzme salonunu işaret ederek bir süre içeriyi izledi.
"Önemli bir antrenmana gelmediği için cezalı."
"Ne? Ne zaman?"
"Birkaç gün olmuştur... Koç gelmeyenlerin ağır cezalarla yüzleşeceği konusunda hepimizi uyarmıştı. Ancak Kai neden gelmedi bilmiyorum. Normalde böyle antrenmanları hiç kaçırmazdı."
Endişeli bir şekilde kapı aralığından içeri baktığımda Jongin'i net görememiştim.
"Peki cezası ne?"
"Her gün havuzu temizlemek ve koşu sahasında elli tur koşmak. En azından nefes almasına izin veriliyor. Her neyse... Gitmem lazım görüşürüz."
Sehun uzaklaşırken bir süre hareketsiz kalmıştım. Benim yüzümden olmuş olmalıydı. O gün benim o aptal korkum yüzünden gitmemiş ve yanımda kalmıştı.
Sizi bölümlere boğuyorum xd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ▼ JenKai
FanfictionBen karanlık hayatımın bir parçası ve bir canavarın kızı değil, Kim Jennie'ydim. Sadece Kim Jennie. ⇀25.05.2020 27.09.2020 ↼