▼ Tokat ▼

1.3K 150 67
                                    

Bu da bonus bölüm olsun.. ♥

"Çantasından tutarak kendine çevirdi... Daha sonra uzun uzun gözlerinin içine baktı."

Berbat bir durumdaydım. Lisa Rose'ye her şeyi anlatmakla kalmıyor, bir de canlandırma yapıyordu. Hem de tam karşımda.

"Cidden mi!? Sonra ne oldu?"

Rose ise heyecanla parmaklarını ısırarak Lisa'ya bakıyordu. Ancak Lisa'nın modu aniden düşmüştü.

"Rose, devamını anlatabileceğimi sanmıyorum."

Rose kafası karışmış bir şekilde Lisa'ya bakarken gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Bu kızlar nasıl dalga geçileceğini gerçekten çok iyi biliyordu.

"Neden yapamazsın? Yoksa öptü mü!?"

"Öpseydi ne güzel olurdu... Ancak tokat attı!"

Rose'nin de tüm modu düşerken ikisi de kızgın bir şekilde bana bakmaya başlamıştı.

"Neden öyle bakıyorsunuz? Hem o kadar sert de vurmadım."

"Yine de... Kai oppa'dan bahsediyoruz."

Rose bana hayalkırıklığı ile bakarken kucağımdaki Kai'nin tüylerini okşuyor ve hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordum.

Verdiğim cevaptan birkaç saniye sonra ikisi de karşıma geçmişti ve garip bakışlarını sürdürmüşlerdi. Sanki bu sefer sinirli değil de endişelilerdi.

"Lisa..."

"Efendim."

"Çevrenizde bu olanlara şahit olan başka biri var mıydı?"

Lisa o an dudaklarını birbirine bastırarak üzgün bir ifadeyle yüzümü inceledi. İkisi de gözlerini benden ayırmadan konuşmaya devam ediyorlardı. Bana sayılı günlerim kalmış gibi bakıyorlardı.

"Eğer başka biri daha gördüyse, bu gün Jennie unniyi sağlıklı gördüğümüz son gün olabilir."

İkisi de felaket tellalı gibi konuşuyordu. İçim sıkılmaya başlarken doğruldum ve hiçbir şey olmamış gibi görünmeye çalıştım.

"Abartıyorsunuz. Gören de öleceğim sanar! Ayrıca ani davranmış olsam da çok hafif vurdum!"

Lisa hüzünlü bakışlarla gülümsedi ve elini omuzuma koydu.

"Endişelenme unni. Biz seni koruyacağız."

"Siz kızlar gerçekten garipsiniz. Neyden koruyacaksınız? Hem ben doğru olanı yaptım! Ne diye o kadar çok yaklaşıyor ki..."

Lisa ve Rose gülümseyerek yüzlerini bana yaklaştırdılar.

"Ne kadar yakındınız?"

"Yoksa yüzü seni öpecek kadar yakın mıydı?"

Öpmek mi? Sanki Rose de gittikçe Lisa'ya benziyordu. O an gittikçe boğulduğumu hissediyordum. Daha fazla dayanamayarak parmaklarımı kızların alınlarına yerleştirdim ve kendimden uzaklaştırarak hızla ayağa kalktım. O sırada Kai uyanmıştı ve huysuz bir şekilde etrafa bakıyordu.

"Yakın falan değildik işte!"

"O zaman neden tokat attın? Kesin kalbin yerinden çıkacak gibi olmuştur ve ne yapacağını bilememişsindir!"

Lisa'nın elleri kalbindeydi ve sanki aşıkmış gibi etrafa bakıyordu. Sanırım bu şekilde beni taklit ediyordu.

"İkiniz de kesin şunu."

"Neden? Yoksa yine mi kalp atışların hızlanmaya başladı!?'

Sanırım ikisinden de kurtulmamın tek yolu lavaboydu. Yine de oraya yürüyene kadar beni takip etmişlerdi ve daha fazla detay almak için bir sürü soru sormuşlardı.

Lavaboya girdiğimde ise kapıyı kapatarak ağır adımlarla aynanın karşısına geçtim. Uzun zamandır birine vurmuyordum. Ancak bunu tetikleyen şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Babamdan sonra hayatım hep sıradan geçmişti ancak ilk defa bugün birine vurmuştum.

Derin bir nefes alarak ellerimi kalbimin üzerine koydum. O anlar, garip hissettiğim doğruydu ancak kalp atışlarımın hızlandığı gerçeğini kabul etmek istemiyordum. Zaten çok uzun sürmemişti. Tokat atarak arkamı dönmüştüm ve koşarak uzaklaşmıştım.

Bütün bu düşüncelerle birlikte tekrar odama döndüm ve yatağıma uzandım. O an Jisoo da yatağında uyuyordu. Yarınki dersi için erken kalkacak olmalıydı.

Peki ben ne yapacaktım? Yarın dersim vardı ve Jongin'i görme ihtimalim oldukça fazlaydı. Stresli bir şekilde nefesimi dışarı verdim ve yutkundum. Böyle bir durumda onunla karşılaşmamayı dilemekten başka bir çarem yok gibi görünüyordu.

BLACK ▼ JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin