Gergin bir şekilde ellerim arasında sıktığım çanta ile düşüncelere dalarken, duyduğum tezahürat sesleri ile dikkatimi toparlayarak etrafa bakındım.
Rahatsız seyirci koltuklarının ön kısmındakiler, diğerlerinin aksine ayaktalardı ve heyecanla ellerindeki pankartları sallıyorlardı. Jongin'e çok değer veriyor gibi görünüyorlardı.
Ancak iyi gitmeyen bir şeyler vardı.
Jongin en öndeyken birden arka sıraya düşmüştü. Onu geçen diğer yüzücüye ve Jongin'e bakarken, üzgün bir şekilde nefesimi verdim. Onun bu kadar çabalamasına rağmen geriye düşmüş olması beni endişelendirmişti
"Yeni hedefimi buldum."
Başımı gelen sese doğru çevirdiğimde, gördüğüm Krystal ile afallamıştım. Ben çok göz önünde olmamak için en arkaya oturmuştum ancak Krystal'in neden burada oturuyor olduğuna anlam verememiştim.
"Ne hedefi?"
"Nedense Lay birden ilgimi çekmeye başladı. Çin'den gelmiş olmasına rağmen çabuk uyum sağladı sanki."
Birinci olan kişi Lay'di. Ancak Krystal'in birden böyle konuşması kafamı karıştırmıştı.
"Neden önde değil de burada oturuyorsun?"
"Daha iyi incelemek için. Bu sayede insanların tepkisini de görebiliyorum."
Yarışma bittiğinde, kazanan Lay olmuştu. Jongin ise ikinci olmuştu. Bildiğim kadarıyla Jongin yarışmalarda hep birinci oluyordu. Bakışlarındaki öfkenin sebebi bu yüzden olabilirdi.
"Jongin çok gergin görünüyor..."
Endişeli bir şekilde yutkundum ve Jongin'in giyinme odasına doğru gidişini izledim.
"Sen de gergin görünüyorsun."
O an Krystal bana bakıyordu ve yüz ifademi inceliyordu.
"Öyle mi?"
Ellerimi yüzüme koyduğumda konuşmayı sürdürmüştü.
"O zaman sen de hedef değiştir. Üçüncü sıradakine ne dersin?"
"Ne demek istiyorsun sen?"
Gülümsedi ve çantasını koluna takarak ayağa kalktı.
"Ben hep başarılı insanları severim. En önde olmak güzel şey. Sana da tavsiye ederim."
Arkasını dönerek yürümeye başladığında kafam karışık bir şekilde beklemeyi sürdürmüştüm. Bu konuştuğum kişi, bir zamanlar Jongin'i sevdiği için yanımda ağlayan Krystal miydi emin olamıyordum.
En sonunda ben de ellerimle çantamı sıkmayı bırakarak ayağa kalktım ve giyinme odasına doğru ilerledim. O an kapının önündeki fanlarla karşılaşmıştım. Yere oturmuşlardı ve başlarını eğerek düşünceli düşünceli pankartları izliyorlardı.
"Jongin hala içeride mi?"
Sorduğum soruyla içlerinden biri başını kaldırarak bana bakmaya başladı.
"Bütün oyuncular çıktı. Ama Kai oppa hala içeride."
Gergin bir şekilde dudağımı ısırırken kapıya doğru yaklaştım. Birkaç kez kapıya vurmama rağmen hiçbir ses gelmemişti. Bu yüzden daha çok endişelenmeye başlamıştım.
Kapıyı ağır hareketlerle açarak başımı uzattım ve etrafta Jongin'i aradım ancak görünmüyordu. Bu yüzden içeri girdim ve yürümeye başladım. Tam adını seslenecekken duyduğum seslerle durakladım.
Belki de bu ses Jongin'den gelmişti.
Yutkunarak sesin geldiği odanın kapı aralığından baktım. Jongin yerde oturuyordu ve ayak bileğine masaj yapıyordu. Acı çekiyor gibi görünüyordu. Belki de bu yüzden yarışmada başarılı olamamıştı.
Bir süre kendimde cesaret toplamaya çalıştım ve içeri girdim. O an Jongin hızla ellerini ayağından çekmişti ve bana dönmüştü.
"Neden buradasın?"
"Yüzerken seksi olduğunu söyledin."
"Bunu görmek için mi gelmiştin, yazık oldu."
Gülümsedim ve yanına oturarak birkaç saniye önce masaj yaptığı ayak bileğine doğru uzandım.
"Kramp mı girdi?"
"Hayır, hiçbir sorun yok."
Tam ayağa kalkmak için doğrulduğunda, az önce masaj yaptığı yere elimle bastırdım. Öyle canı yanmıştı ki dişlerini birbirine sıkarak tekrar oturmuştu.
"Hiçbir sorun yok mu? O zaman o ifade neydi?"
İç çekerek giydiği eşofmanın ayağını sıyırdım ve ellerimi üzerine koydum. Aslında onu yarışmada izlerken aklımda olan tek şey yarın olacaklardı. Yarın babamla görüşme ayarlamıştım ve yıllar sonra onu görecektim. Ancak Jongin'in her şeyden habersiz olması, garip bir şekilde beni kötü hissettiriyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
Sorduğu soruyla bileğine masaj yapmayı bırakarak başımı kaldırdım.
"Ben mi? Hiç."
Yutkunarak ayağa kalktım ve gözlerimi ondan kaçırarak etrafa baktım.
"Gidelim artık, fanların kapının önünde seni bekliyordu."
Yüzümdeki gergin ifadeyi fark etmiş olmalı ki kolumdan tutarak beni karşısına aldı.
"Kötü bir şey mi oldu?"
"Önemli bir şey değil, sadece yarın benim için kötü bir gün olacak."
"Neden?"
"Bir kabus düşün, yıllar sonra bu kabusla tekrar yüzleşiyorsun. Ne yapardın?"
Başta yüzünde şaşkınlık oluşsa da ellerimden tuttu ve sorduğum soru üzerine bir süre düşündü.
"Görmezden gelmeyi isterdim. Gitme, uzak dur."
Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşmuştu. Ben de gitmek istemiyordum. Ancak bana ulaşma çabaları beni ürkütüyordu. Onunla yüzleşmeden bu kabusa son veremeyecek gibi hissediyordum.
"Neden böyle söyledin? Korkularla yüzleşmek iyi bir şey değil mi?"
"Bana zarar verecek bir şeyse değil. O yüzden gitme."
Beni kendine çekti ve omuzlarıma sımsıkı sarıldı. Birden oluşan bu garip atmosfere anlam verememiştim. Yine de ben de ona sarıldım ve gözlerimi kapattım.
Sanırım Jongin benim kalbimin yansımasıydı. Hani derler ya insan, insanın gönlünde dinlenir diye, Jonginle geçen bu tatlı zamanlar da benim için böyleydi.
▼・ᴥ・▼・ᴥ・▼・ᴥ・▼
Biliyorum.. bölüm biraz geç kaldı ama bi neden diye sorun,
Çünkü kendime yeni hobi edindim. 😍
Evde dikiş makinesi yoktu ve günlerdir kumaşlardan etek dikmek için uğraşıyordum.
Bu yüzden hikaye yazmaya zamanım olmadı üzgünüm... Sjxbnsxbnx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ▼ JenKai
FanfictionBen karanlık hayatımın bir parçası ve bir canavarın kızı değil, Kim Jennie'ydim. Sadece Kim Jennie. ⇀25.05.2020 27.09.2020 ↼