Koşu sahasındaydım ve Jongin'in gelmesini bekliyordum. Onu beklerken kenardaki seyirci koltuklarına oturmuştum ve uyumamak için sonuna kadar direniyordum. Jongin'in benim yüzümden, bana destek olmak için yanımda beklemesi, onun ciddi bir şekilde cezalandırılmasına sebep olmuştu. Bu durum beni kötü hissettiriyordu.
Tekrar uyuyakalacak gibi olduğumda, karşımda hissettiğim hareketlilikle sıçrayarak başımı kaldırmıştım. Az önce önümden geçen kişi Jongin'di. O uzaklaşmaya devam ederken arkasından koştum ve ona yetişmeye çalıştım.
"Jongin! Bekle!"
Çok hızlı koşuyordu. Bedenim onunki kadar sportif değildi. Bu yüzden birkaç saniye duraklamış, daha sonra da tamamen durmuştum. Yere çömelerek koşmaya devam eden Jongin'i izlemiştim. Koşmaya devam ediyor ve bana hiçbir şekilde bakmıyordu. Belki de koçu onu izliyordu. Bu yüzden duramıyordu.
Tekrar ikinci tur için geçerken başımı kaldırarak yüzüne baktım.
"Git yoksa daha çok ceza alacağım."
Geçerken söylediği tek şey bu olmuştu. Eğer onu koçu cezalandırıyorsa, ben de kendimi cezalandırıyordum. Onun geç kalmasına sebep olarak bu cezayı almasına sebep olmuştum. Bu yüzden ayağa kalktım ve koşmaya başladım.
Başta ayağımdaki kısa topuklu ayakkabılar yüzünden acı çeksem de durmamış ve koşmaya devam etmiştim.
"Sen neden koşuyorsun? Delirdin mi?"
Ben koşarken yanımdan hızlı bir şekilde geçmişti. Yorgunluktan ve ayaklarımdaki ağrıdan dolayı onun hızına yetişemesem de elimden gelen eforu harcıyordum.
Çoktan hava kararmaya başlamıştı ve artık ayaklarımın karıncalandığını hissetmeye başlamıştım. Bu yüzden adım atamamış ve yere düşer gibi olmuştum ancak Jongin hızla arkamdan yetişmişti ve kolumdan tutarak kalkmama yardımcı olmuştu. Cezasından dolayı duramıyor ve tempolu koşusuna devam ediyordu.
Halbuki bütün hata bendeydi. Onun benimle gelmesine izin vermemeliydim. Boş günlerinde benim için durağa kadar geliyor, hatta beni uyandırmak için erkenden kalkıp beni uyandırıyordu.
Bu yüzden böyle biri için elimden geleni yapmalıydım. Ayağımdaki ayakkabıları çıkardığımda, ayaklarımın arkasının yara olduğunu fark etmiştim. Yine de görmezden gelerek ayakkabılarımı kenara fırlattım ve koşmaya devam ettim.
En sonunda, ayaklarımın şiştiği o dakikalarda Jongin'in elli tur cezası bitmişti. Ancak ben daha koştuğum turun yarısındaydım. Hatta onunla kıyaslarsak yirmi tür bile yapamamıştım. Yine de ayaklarım parçalanıyor, ciğerlerimse fazla nefes alışverişinden her an patlayacak gibi duruyordu.
Bu yüzden daha fazla dayanamayarak durdum ve kendimi yere bıraktım. Her ne kadar Jongin'in cezası bitse de yarım tur da benim için koşmaya başlamıştı.
"Neden koşuyorsun zaten kendimi kötü hissediyorum!"
İsyan ederek ona bağırırken, ayaklarını izliyordum. Benim ayaklarım bu haldeyse onu düşünemiyordum bile. Üstelik bu halde onun daha da koşmasına sebep olmuştum.
Yanıma geldiğinde benden daha iyi gibi görünse de acı çektiğini hissedebiliyordum. O da yanıma oturarak ayaklarını uzattığında bir süre sessizlik oluşmuştu.
"Sana vurmak isterdim ama buna bile enerjim kalmadı."
"Sana kim dedi koş diye?"
"Yapmak zorundaydım..."
Başını meraklı bakışlarla bana çevirdiğinde, açıklama beklediğinin farkındaydım.
"Bu senin suçun değildi."
"Hayır, bir hafta sonra yarış varken antrenmana gitmemek benim suçumdu."
"Yine yarışın mı var?"
Ne kadar bencildim. Hep kendi sorunlarıma yoğunlaştığım için başkalarının zor durumlarına odaklanamamıştım. Hatta son günler sabahları beni aramadığı için saatlerce ona kızmıştım.
"Özür dilerim."
"Neden?"
"Aslında bu yeterli bir ceza bile değil. Kendimi daha çok cezalandırmam gerekirdi."
Zar zor ayağa kalkmaya çalıştığımda kolumdan tutarak beni çimenlerin üzerine yatırmıştı. Şu an yaptığı hamle nasıl açıklanırdı bilmiyordum ancak az önce koşarken bile kalbim bu kadar hızlı atmamıştı.
"Benden nefret ediyorsun, değil mi?"
Bu sorunun cevabından emin değildim. Belki de çoktan kalbim bu sorunun cevabını vermişti ve ben farkında bile değildim. Yine de bu sorusuna ne itiraz ediyor ne de onaylıyordum.
"Benden nefret ettiğin için bunu ceza olarak kabul et."
"Ne?"
Elinin birini diğer tarafıma koyarak yüzünü bana doğru yaklaştırmıştı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Yine de bu şey etkisi sürekli devam eden bir şey olmalıydı. O çoktan doğrulurken sıcak nefesi arasında hissettiğim ılık dudaklarının etkisi hala üzerimdeydi.
Belki de hareket edemiyor olmamın sebebi aşırı yorgun olduğumdan dolayıydı. Ancak gözlerimi her kırptığımda o anı tekrar tekrar yaşıyor olmamın hiçbir bilimsel açıklaması yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ▼ JenKai
FanfictionBen karanlık hayatımın bir parçası ve bir canavarın kızı değil, Kim Jennie'ydim. Sadece Kim Jennie. ⇀25.05.2020 27.09.2020 ↼