▼ Gizlenen Sırlar ▼

1.2K 137 97
                                    

Uykumun belki de en tatlı evresindeydim. Yatağımın daha önce hiç bu kadar rahat olduğunu fark etmemiştim. Yüzümdeki huzurlu ifadeyle adeta sonsuz bir uyku polemiğindeydim.

"Jennie."

O an duyduğum kısık sesle birkaç saniye afallamıştım. Yine de bu ses uykumu bölmek için yeterli değildi. İstesem de uyanmak istemeyecek bir haldeydim.

Geçen birkaç saniye sonra kafamın bir şeye çarptığını hissetmiştim. Hızla gözlerimi açtığımda korkuyla yataktan doğruldum.

Saçlarım birbirine girmiş bir haldeyken gözlerimle etrafı taradım. Az önce kafama bir şeyin çarptığına emindim. O an yatağımın yanında olan Jisoo'nun yastığını fark etmiştim. Etrafta da sanki tanımlayamadığım bir melodi vardı.

"Aç şunu."

Gelen boğuk sesle başımı Jisoo'ya çevirdim. Yorganı başına sarmıştı ve yüzüstü yatağında yatıyordu. O an masamın yanında çalan telefonu fark etmiştim. Doğru, bu melodi benim zil sesime aitti.

Ayaklarımı yataktan dışarı sarkıtarak masadaki telefonumu elime aldım. Gözlerim hala benden uyku dilenir gibi yalvarırken telefona cevap verdim ve gözlerimin tekrar kapanmasına izin verdim.

- Uyandın mı?

Duyduğum bu ses inanılmaz derecede
Jongin'in sesine benziyordu. Bu yüzden bir süre kendime gelememiştim.

- Jennie?

- Evet.

Gerçekten de Jongin'di. Yemekhanedeyken bana şaka yaptığını düşünerek söylediklerini ciddiye almamıştım, meğersem ciddiymiş.

- Orada mısın?

- Evet.

- Geç kalmadığına emin misin?

Alarmı kurmayı unutmuş olmalıydım ama bundan çok daha önemli bir mesele vardı. Jongin numaramı kimden almıştı? Ayrıca dersimin saat kaçta olduğunu nasıl öğrenmişti.

- Uyuyor musun yine? Telefonu bile duymuyorsun. Uykunun bu kadar derin olduğunu bilmiyordum.

Evet, uykum oldukça derindi ancak bir gariplik vardı. Bu garipliği fark ettiğimde telefonumu kulağımdan uzaklaştırarak saate baktım. Ve yine geç kaldığım gerçeğiyle karşılaşmıştım. Yavaş yavaş beyin fonksiyonlarım da devreye girerken gözlerim endişeyle irileşmeye başlamıştı.

"Olamaz!"

Hızla telefonu bir kenara atarak kendimi yataktan attım. Bağırdığım için Jisoo başını kaldırmıştı ve kısık gözlerle bana bakıyordu.

"Ne oldu yine?"

"Geç kaldım!"

"Hmm, anladım."

O tekrar uyumaya devam ettiğinde pantolonumu giymeye çalışıyordum. Artık evdekiler bu hallerime o kadar alışmışlardı ki tepki bile vermiyorlardı.

"Çantan."

Tam odadan çıkacakken Jisoo'nun sesiyle arkamı döndüm. Az kalsın çantamı unutuyordum. Hızla telefonumu çantamın içine atarak odamdan çıktım ve mutfağa girdim.

"Unni, günayd-"

Rose mutfağa girdiğimde ekmek arası bir şeyler yiyordu. Ancak acelem olduğu için elindeki ekmeği hızla almıştım.

"Sana da günaydın! Üzgünüm ve teşekkür ederim gitmem lazım hoşçakal!"

Şaşırmış bir şekilde bana bakarken arkamı döndüm ve evden çıktım. Geçen gece kızlarla geç saatlere kadar sohbet ettiğimiz için geç uyumuştuk. Bu yüzden hala uykum vardı. Yaptığım tek şey bedenimin beni sürüklemesine eşlik etmekti.

BLACK ▼ JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin