▼ Alarm ve Uyku ▼

1.2K 130 170
                                    

Sanırım bu hayattaki en zor şey derin bir uykudayken çalan alarmı duymaktı.

Kısa bir süre sonra alarmın melodisi rüyamda çalmaya başlamıştı. Bu yüzden hiçbir şey olmamış gibi mırıldanarak arkamı dönmüştüm ve tekrar uykuya dalmıştım.

Yarım saat sonra..

"Hayır! Olamaz!"

Uyanır uyanmaz uyku bandımı yukarı kaldırarak korkuyla telefonuma sarılmıştım. Saat dokuzdaki dersime tam yarım saat geç kalmıştım. Kızların ders saati benden önce olduğu için evde de kimse yoktu.

Elimle başıma vurarak ayağa kalktım ve dolaptan rastgele bir şeyler çıkararak giyinmeye başladım. Diğer yandan da aklımdan dakika hesaplaması yapıyordum. Beş dakika içinde evden çıkmalıydım. Beş dakika da otobüse yetişme süresini eklersek, yaklaşık on dakikam vardı.

"Aptal Jennie! Aptal!"

Söylenerek giyinmemi tamamladığımda çantamı alarak tokamı bileğime geçirdim. Şu an saç bağlamak için zamanım yoktu. Otobüse bindiğimde rahatça bağlayabileceğimi düşünüyordum.

Odamdan çıkarak buzdolabına doğru koştum ve hazır sandviçlerden birini aldım. Bir elimle paketi açmaya çalışırken diğer elimin yardımıyla da ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum.

"Son altı dakika..."

Evden çıkar çıkmaz elimdeki sandviç paketini çöp kutusuna bıraktım ve koşmaya başladım. Diğer yandan da elimdeki sandviçten birkaç ısırık almaya çalışıyordum. Aslında karın doyurmak için uygun bir zaman değildi ancak dün akşam hiçbir şey yemediğim için inanılmaz derecede aç hissediyordum.

Durağa geldiğimde hareket etmek üzere olan otobüsle daha geniş adımlar atmaya çalıştım ve şoförün beni fark etmesi için otobüse doğru bağırarak el sallamaya başladım.

"Bekleyin! Durun lütfen!"

Otobüs yavaşlamaya başladığında arkasına başarıyla yetişmiştim. Yine de bağırmaya devam ederek otobüsün arka kısmına vurmaya devam ediyordum. Neyse ki otobüs en sonunda durmuştu. Ağır adımlarla otobüsün kapısına ulaştığımda şoför kızgın bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Öğrenci! Delirdin mi sen!? Ne diye araca vuruyorsun!"

"Ben şey sanmıştım..."

İnanılmaz derecede yorulmuştum ve kan ter içinde kalmıştım. Ellerimle demirlere tutunarak kısa merdivenden çıkmaya çalıştım. Diğer yandan da yarım kalan cümlemi tamamlamaya çalışıyordum.

"Her neyse, çok teşekkür ederim ve özür dilerim.. Bir sonrakine söz veriyorum çok dikkatli olacağım."

Şoförün önünde birkaç kez daha özür dileyerek eğildiğimde, saçlarım yüzüne çarpmış olmalı ki kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etmişti.

Bu ifadesi nedense bana birini hatırlatmıştı, huysuz birini. Ancak aptal Jongin'in yanında gördüğüm kız da onunla birlikte hafızamda yer edinmişti. Eski sevgilisi olmasına rağmen hala aralarında bir şey var gibi görünüyordu. Kendimi nedense yemek yerken kenara itilmiş bir kedi gibi hissediyordum.

Derin bir nefes alarak çantamdan çıkardığım kartı okuttum ve düşüncelerimden uzaklaşmaya çalışarak arkalara doğru ilerledim. Bundan sonra alarmımı beni inanılmaz derecede huzursuz eden bir ses yapacaktım. Belki de bu şekilde tekrar uykuya dalmama engel olabilirdim.

Şansıma bütün koltukların dolu olması tam beni üzerken, gördüğüm yüzlerle kısa bir süre benim için dünyanın donduğunu hissetmiştim.

BLACK ▼ JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin