Dudaklarımı büzerek masanın üzerindeki kahveyi izliyordum. Jisoo görüşme ayarlamıştı ancak bedenim kafede, aklım ise başka yerlerdeydi. Jongin için yüzmek hayatının bir parçası gibiydi. Onun için çok zor olmuş olmalıydı. Her ne kadar kızlara endişelendiğimi belli etmesem de içten içe kötü hissediyordum. Hatta artık evli bir adamı düşündüğüm için kendimi berbat hissediyordum.
"Jennie hanım?"
Adımı duyduğumda hızla bakışlarımı karşımdaki adama doğrulttum ve bir süre hareketsiz bekledim.
"Siz ne iş yapıyorsunuz diye sormuştum."
Düşünceler arasında dalıp gittiğim için duymamış olmalıydım. Derin bir nefes aldım ve doğrularak oturuşumu düzenledim. Tam adamın sorusunu cevaplamak istediğimde araya girmişti
"Aslında ben çalışmayan birini istiyorum. Eve geldiğimde ev düzen içinde olsun istiyorum."
Bu söylediğiyle kaşlarımı çatmamak için büyük çaba sarf ettim ve zoraki bir şekilde gülümsedim.
"Ben terzide çalışıyorum."
"Artık evlendikten sonra ev hanımı olursunuz."
Daha yeni tanışmıştık. Birden evlilikten bahsetmek nedense beni germişti. Tam acaba hata mı yaptım diye düşünmeye başladığımda, birden devrilen kahve bardağı ile sıçramıştım.
Bunu yapan kişiye bakmak için başımı kaldırdığımda Jongin'le karşılaşmıştım. Hemen yanımızdaydı ve ayakta beklerken karşımdaki adama ciddi bakışlar atıyordu.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!?"
"Üzgünüm, elim çarpmış olmalı."
Jongin'in bu hareketiyle kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. Hem evliydi hem de benim hayatıma müdahale ediyordu. Üstelik rahat bir şekilde yanımda çocuk istediğini dile getirebiliyordu.
"Ne yapıyorsun sen? Neden buradasın?"
"Asıl sen neden buradasın? Bakıyorum da ayakların çabuk iyileşmiş."
O an yine topuklu ayakkabı giydiğimden dolayı bunu söylediğini anlamıştım.
"Merak etme, benim için aldığın spor ayakkabıyı en kısa zamanda sana iade edeceğim."
Kafedeki müşteriler bize bakarlarken, Jongin ve ben sinirli bir şekilde birbirimize bakmayı sürdürmüştük.
"Artık gitsen iyi olacak, görüşmemi mahvediyorsun."
"Öyle mi?"
Aslında geldiği için mutluydum. Bu saçmalığı durdurması beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Ancak bunu kendime itiraf etmek istemiyordum.
"Cidden evlenmek mi istiyorsun?"
"Evet! Bir an önce evleneceğim bir sürü çocuk yapacağım!"
"O zaman benimle evlen ve benden yap!"
Bu saçma konuşmanın aldığı hal gittikçe ilginçleşiyordu. Karşımdaki bugün tanıdığım adam da, şaşkın bakışlarla bizi izliyordu.
"Çok kabasın cidden. Git buradan."
"Evlenmek istiyorsan benimle evlen. İstediğin her şeyi benimle yap diyorum sana!"
Bunu ikinci kez söylemişti. Gerçekten de iğrenç bir teklifti.
"Karına üzülüyorum gerçekten."
"Öyle biri yok, ve olacak kişi de şu an karşımda."
Ben tamamen donmuş bir şekilde olayı idrak etmeye çalışırken, bir süre Jongin'e bakmayı sürdürmüştüm.
"Bir dakika... Nasıl yani? Bana yalan mı söyledin?"
"Sen öyle sandın. Ben de karşı çıkmadım."
Onun yüzünden her şey karmaşıklaşmıştı. Böyle bir durum varsa neden daha önce söylememişti ki? Gözlerim dolarken dudaklarımı büzdüm ve kısa aralıklarla koluna vurdum.
"Sen çok pislik birisin."
Ben içimde oluşan duygu karmaşasıyla koluna vurmayı sürdürürken, o sadece gülüyordu. En sonunda kollarımdan kavrayarak beni kendine çekti ve gözlerime baktı.
"Benimle evlen. Ciddiyim."
O böyle baktığında gerçekten kalbim yumuşuyordu. Ona kızmak bile zor bir hal alıyordu.
"Bu nasıl bir teklif böyle..."
Cevap almak ister gibi gülümsedi ve sevimli bir şekilde başını yana doğru eğdi.
"Bana ne! Hem ben bu adamla evleneceğim."
Karşıya baktığımda, adamın çoktan gittiğini görmüştüm. Halbuki birkaç dakika önce buradaydı.
"Artık öyle bir adam yok. Sadece ben varım ve hep ben olacağım."
Ellerimden sımsıkı tutarak gözlerindeki derin bakışları bana yönelttiğinde, kalp atışlarımın dışarıdan duyulması korkusuyla birkaç adım geri çekmek istedim ancak izin vermemişti.
"Geçen beş yıl boyunca, akşam yatıyorum sen, sabah kalkıyorum sen. Aklımdan hiç çıkmıyorsun ki. İzin ver bugünden sonra sabahın da gecen de ben olayım."
Söyledikleriyle yüzümde oluşan tebessüm ve hemen sonrasında dayanamayarak teklifini kabul etmem... Her şey çok hızlı gelişmişti.
Jongin'in yüzündeki gülümseme de büyürken, etrafımdaki çığlık ve alkış sesleri duyuluyordu. Lisa, Jisoo ve Rose de kenardaydı ve bizi izliyorlardı. Büyük bir ihtimal Jongin'e onlar haber vermişlerdi.
Ancak Jongin bana etrafı daha fazla inceleme fırsatı bırakmadan belimden kavradı ve beni öpmeye başladı. Sanırım etrafta insanlar olmasa, bu öpüşme daha uzun sürerdi. Yine de o kısa an benim için en anlamlı andı.
İleride özel bölüm gelebilir. Beklemede kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ▼ JenKai
FanficBen karanlık hayatımın bir parçası ve bir canavarın kızı değil, Kim Jennie'ydim. Sadece Kim Jennie. ⇀25.05.2020 27.09.2020 ↼