İKİ KIZ BİR ERKEK Bölüm 7

36 0 0
                                    

7

"Ciddi ol! Sen sanki babanla vuruşmuyon? Evde kendimi fazlalık gibi hissediyorum arkadaş. Üretmem lazım. Üretim yoksa kavga, didişme, hır gür üretimi var. Abi keşke sağlık meslek lisesine gitseydim. Ortaokuldaki en sevdiğim kız arkadaşlarım ya sağlık teknisyeni ya hemşire olacak. Bunlara o sıralar geri zekalı diye bakardım. Oynaşırlardı erkeklerle. Kafalarına göre takılırlardı. Ben hiçbirini yapmadım. Şimdi onlar nerede, ben nerede. Hey gidi hey. Arayıp sordukları bile yok. Tabi dünyaları, çevreleri değişti. Keşke şu kimya saçmalığını okumasaydım. Ben ders de çalışırdım eşek gibi. Onlar hiç çalışmazdı. Sınav günleri kopya çekerlerdi. Ben de çektim; ama onlar kadar değil. O kızların benden daha becerikli çıkmalarına şaşırdım; ama sevindim de."

"Gelecek sene bir daha denersin üniversite sınavında. Ben kesin denerim de."

"Hiç işim olmaz. Zaten babam bak başının çaresine diyor. İş yapana iş çok. Gelecek sene babam tarlaları kendi ekip biçecekmiş. Domates, biber vs. işte. Ne para ediyorsa. Bu işte bana yardım et diyor abinle. Tarla işi çok zor. Uğraşamam. Hazır çorba işinde büyük para varmış. Hani şu marketlerde toz gibi satılıyor ya dandik şeyler. Babam onların tam tersine; organik çorba yapıp pazarlamayı düşünüyor."

"Süper iş!"

"Uğraşamam öyle. Babam deli gibi çalıştırır insanı. Emreder, bağırır, çağırır, kavga çıkar. Hele de annem. Delirtir beni. Abim telefonun kırılmasına sebep oldu, annem suçlu sensin, vereydin 2 dakika dedi. Açınca çenemi ben haklıyım diye, kaza oldu yenisini alırsın dedi.

Çıktı işin içinden. Erkek olsam böyle olmazdı işte. Ya aslında ablam gibi paralı aptalın biriyle evlenip evden gitmemi çok isterler, hayalleri bu. Ama o hayallerini onların başına yıkmasan bana Seher demesinler. Ne yalan söyleyeyim. Eniştem bal gibi iyi huylu, kel kafalı ama çok iyi kalpli bir insandır. Aslında öyle bir adamla evlenmek en iyisi gibi geliyor kulağa. Ama istediğim bu değil.Kel dediğime bakma, lafın gelişi. Karakteri kel olmasın insanın. Onu çok severim. Parayı bulmam lazım. İşin açıkçası."

9 yaşındaki erkek kardeşi çıktı dışarı. Yanımıza geldi. Ablası bizi tanıştırdı. Mahmut televizyonda çizgi film seyrediyormuş. "Dereye gidelim" diye tuttururdu. Ablası bugün için söz vermiş. Seher içeri gitti, hazırlık yapıp çıktı. Elinde iki çanta vardı. Odunluğa gitti, ipe bağladığı odunları sırtına yükledi. Ben iki çantayı aldım, Seher kangal köpeğinin zincirini çözdü. Korkup geri çekildim.

"Korkma, yanında biz varken ısırmaz. Gel başını okşa, sana alışsın."

Dediğini yaptım, köpek beni kokladı. Seher annesiyle konuştu. "Geç kalmayın" dedi kadın ve yola çıktık.

Ekin tarlalalarının kenarındaki patikadan aşağı doğru ilerledik. Küçük bir ormanlık alandan geçtik. Tepelikteki ekin tarlasının yanından ilerledik. Bir saat kadar sonra kenarında yer yer ağaç kümelerinin olduğu dere kenarına indik. Nihayet kavuran güneşten kurtulmuştuk. Bir ağacın altındaki serinliğe demir attık. Seher çantadan kilimi çıkarıp serdi.

İrili ufaklı taşların üzerinde alan derenin şırıltısı kulaklarımı aldı. Bu tatlı havanın içinde bir yaprak gibi savrulmaya başladım, yüzümden akan ter damlarını silip ayakkabılarımı çıkardım.

"İyiymiş burası." dedim.

"Öyledir."

İKİ KIZ BİR ERKEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin