9
Yalan attım mutlu olsun diye: "Kesinlikle böyle bir şeyi hissettim. Beni sanki avuçları içine almıştı. Emin olamayıp bu hissi benim yarattığımı düşünmüştüm."
Gülümsedi: "Kitap okumaya devam edelim" dedi. Başımı salladım.
Kaldığım sayfasını üstten azıcık katladığım kitabı açıp okumaya koyuldum. Dalıp gitmişim. Kaynayan çayın sesiyle kitaptan başımı kaldırdım. Mahmut suda ve çevrede dolaşıp keşifler yapıp oyunlar oynamaktan ve oyun icat etmekten sıkılmış gelip yanımıza oturmuştu. Karnı acıkmıştı. Seher ona çantadan çıkardığı yiyeceklerden veriyordu.
Köpek de kilimin kenarına kıvrılıp ayaklarını öne uzatmış başı dik ve seyrediyordu.
Oturmaktan sıkılmıştım. Kalktım, ayaklarımı dereye sokacaktım ama çamurlu suyun dibinde ne olduğunu bilmiyordum, bir yengeç gördüm.
"Bunun işi ne burada?" dedim.
Yanıma gelen Seher suya bakarak dedi ki: "Tatlı su yengeci diye bir şey vardır..."
Biraz ilerledi dere boyunda. İrili ufaklı taşları gösterdi: "Bu gördüğün taşlar ufak canlıların evleridir. Böcekler, sümüklü böcekler, solucanlar... Taşın altı oyuksa orada mutlaka böcekler ya da sümüklü böcekler sığınmıştır. Yağmurlu havalarda bu taşların altında sürü halinde
sümüklü böcekler olur. Ben hiçbir taşı yerinden oynatmam. Solucanlar da yağmurlu havaları sever. Yüzeye çıkarlar. Solcanlar kozmetik sanayinde iyi para ediyor. Ama Türkiye'de bu işi yapan yok. Kanada'da yapanları görmüştüm belgeselde. Üretip balık yemi yapanlar var. İpek böceği üretenler var. İyi bak suya. Orada binlerce canlı var. Orada bambaşka hayatlar var. Onları izlemek kafayı dağıtır. Alakalarımızı doğru yerlere verirsek can sııntısı diye bir şey olmaz. Küçükken bunlarla çok ilgilenirdim. Mahmut gibi. Bence ruhunu ve kalbini buralarda, böyle yerlerde, böyle hayatlarda gezdirmeyen hiçbir şey bilmiyordur, öğrenememiştir. Hayatın telaşı ve cayırtısında üstünde ölü toprağıyla kaybolup gitmiştir. Ne sevmeyi bilir ne sevmemeyi. Kendini bilemez, ötekini bilemez. Saptır sap. Bambaşka hayatlar ve mücadeleler var, haberimiz yok. Haberimiz olsa bile saygımız yok. Sevgimiz yok. Alacağımız ilham, sempati ve motivasyon yok. Kuru gürültülerle, fantastik hayallerle, fikirsizlikle, siyasi açmazlarla, kaosla yaşayıp gidiyoruz. Bu yaşamak mı? Şehirli çocuklar böceklerden yani buralardan habersiz büyür. Büyük eşekler ise eşekliğine doymaz."
Suyun dibindeki taşları inceledim, renklerini birbiriyle kıyaslıyordum. 10 yıl sonra hayatın neresinde, ne halde ve kimlerle olacaktım. Öyle düşüncelere dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KIZ BİR ERKEK
Teen FictionLiseyi bitirmiştir gençler. Seher, Aynur ve İsa. Seher köyde yaşamaktadır. İsa şehir merkezinde yaşamaktadır. Bu gençlerden hiçbiri üniversite sınavını kazanamamıştır, hepsinin psikolojisi bozuktur. İsa adlı genç adam babasının; "iş bul çalış" bask...