32
Sabah anne ve babamın kavgasıyla uyandım. Sebep her neyse babam ileri geri konuşuyordu. Neyse ki babam işe gitti ve ortalık sessizleşti. Vakit öğleye geliyor olmalıydı. Genelde o saatlere kadar uyurdum. Bir ara sokaktan gelen futbol oynayan çocuk sesleriyle uyandım. Tekrar uykuya dalarken Seher'in sesi çalındı kulağıma. Rüya sandım. Sonra annemin sesiyle uyandım.
"Arkadaşın Seher geldi; kalk. Mis gibi patetes kızarttım. Beraber yiyin."
Elimi yüzümü yıkayıp mutfakta yemek masasına oturdum.
"Ben işleri yapayım" dedi, annem, içeri gitti.
"Ben yardım ederdim sevgi teyze. Bana neden demiyorsun?"
"Yok annem. Sen misafirsin. Olur mu öyle?" dedi annem.
Seher tatlı talı gülümsedi. Annem onun bir omzunu okşadı ve içeri gitti.
Seher'in yüzüne bir tatsızlık düştü, dedi ki: "Acaba gelmekle rahatsız mı ettim? Zamansız mı geldim?"
"Olur mu öyle şey?" dedim, "annem misafir sever, hatta hastanelerde tanıştığı ve kalacak yerleri olmayan aileleri acıyıp evimize getirmiştir defalarca. Sonra onlar aile dostumuz oldular."
Sustum.
Sabahları ters olursun galiba
"Galiba. Birçok erkek böyledir herhalde."
Seher annemin yanına gitti.
Sonra annemden para aldım ve çıktık.
"Bir iş bulmam lazım. Buralarda bir yerde çalışmak isiyorum."
"Ne tür bir iş?"
"Ne bileyim. Sahilde olabilir. Garson olabilirim kafelerin birinde.
Sahile indik.
Geçip giden kızı işaret etti gözüyle: "Şu kız Aynur değil mi?" dedi.
Baktım. "Ta kendisi!"
"Peşinden gidelim, bakalım nereye gidiyor, sonra arkasına sessizce yanaşıp ensesine bir tokat patlatırım okkalı biçimde."
"Tamam. Ama çok kötüsün. Parçalamasın seni?"
"Yok be. Elimde kalır bir kere."
İlerledik.
Aynur, kafelerden birine girdi, çimlerin üstüne kurulu masalarda genç çiftler vardı. Dışardan ağacın arkasına geçtik, içeri bakıyorduk. Aynur masalardan birine yanaştı.
"Bak o çocuk sevgilisi olmalı. Beni onun için sattı. Poğaça işini yani."
"Tipsizin tekiymiş."
"Mesele tip değil ki. Sen de!"
"Çakala benziyor diyeyim o zaman."
"Bak buna katılırım."
Gözüm hiç tutmadı bu zibidiyi. Kolu dövme dolu. Askerde iyi dayak atarlar buna. 5 sene unutamayacağı bir dayak."
"Sus be, bir şeyler konuşuyorlar. Duyamıyorum!"
Sustum ve kulak kabarttık.
Aynur şöyle diyordu: "Emrullah, beni dinlemen gerekiyor! Doğru düzgün konuşmamız lazım."
"Aşkım neden haber vermeden geldin ki? Bir arkadaşla randevum var. Lütfen ısrar etme. Ben seni ararrım akşam."
Aynur, masadaki çayı fırlattı genç adama.
"Ahhhg. Yandım! Kızım delirdin mi, neyin var?!"
"Pis yalancı! Hani baban müteahhiddi. Araştırdım. Seyyar satıcılık yapyormuş. Al bunu da" dedi. Poşetten tencere çıkardı. "Al düdüklü tencereni de, geri zekalı! Ben senden tenekeden olsa da bir yüzük, bir basit hediye beklerdim. Gidip bana düdüklü tencere aldın. Düdük müyüm?"
"Ne alakası var?"
"Annem çok güzel yemekler yapar; ama babamın kafası bozulursa bir araba dayak atar ona. Bana annemin dayaklarını hatırlatıyor bu iğrenç ve faremsi tencere. Mutfağa mı hapis edecektin beni evlendiğimizde!"
"Ucuz bir yüzük alsam bu ne be derdin. Düdüklü tencerenizin bozulduğunu ve elini yaktığını söyledin, ben de tencere alırsam iyi olur diye düşünmüştüm. Mantıklı ve kullanışlı bir hediyeydi. İyi yemek yapan annenin babandan dayak yediğini ve tencerenin sana bunu hatırlatacağını nerden bileyim. Ayrıca evlendiğimİzde seni mutfağa hapis edeceğimİ hayal etmen bir fantezi, senin şizofren beyninin saçmalığı! Git başımdan! Karşıma geçip psikopata bağladın. Git bak; yoksa polis çağırırım!"
"Gideceğim elbette. Ama lafım bitsin. Bana babanın araba galerisinde çalışmaya başladığını söylemiştin. Araştırdım. Çay ocağının birine takılıyormuşsun sürekli. 1000 çay borcun varmış. Adam seni görse öpeceğini söyledi."
"Gerçeği söylesem napardın ki beni. Sevmezdin ki!"
"En azından adam derdim, onu da yakıp attıysan seni artık ne yapayım, sahtekar! Bana umut verdin. En kötüsü bu! Şimdi gidip kaldığım yerden devam edeceğim. Boşuna vaktimi çaldın. Senin yüzünden Seher'i ve diğer bütün dostlarımı harcadım."
"Aşkım, ben senin için ölürüm. Gidip lütfen sakinleş, ben seni akşam ararım. Bira içeriz ve her zamanki gibi başını göğsüme yaslarsın."
Seher masadaki kültablasını eline ald genç adamın yüzüne vuracaktı, durdu ve küllüğü masayabıraktı. Dışarı çıkıyordu. Geri dönüp son kez baktı dolu gözleriyle. Tatlı aşkanılarına veda etmek ister gibi. Masaya yanaşan süslü ve mini etekli kızı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KIZ BİR ERKEK
Ficção AdolescenteLiseyi bitirmiştir gençler. Seher, Aynur ve İsa. Seher köyde yaşamaktadır. İsa şehir merkezinde yaşamaktadır. Bu gençlerden hiçbiri üniversite sınavını kazanamamıştır, hepsinin psikolojisi bozuktur. İsa adlı genç adam babasının; "iş bul çalış" bask...