43
Akşam olmuştu.
Bize uğradık, ayten annesini aradı ev telefonumuzdan.
Çıktık.
Sahildeydik.
Loş sokaktan geçerken kızın biri dikkatimi çekti, okulda görüp konuşmaya cesaret edemediğim bir kız.
Siz gidin ben gelirim dedim.
O kızı biliyorum, değmez, gitme dedi ayten.
Kızın peşinden koştum. Kız bir erkekle buluştu, ben de boş verdim, aslında sadece selam verip nasılsın diyecektim.
Kızların yanına döndüm.
Ne oldu
Biriylel buluştu.
Sevgilisi mi
Büyük ihtimal.
Ben sana demiştim.
Selam verecektim sadece
Tabi canım..sen gittikten sonra yaşı küçük 2 piç yanımızdan geçerken laf attı.
Ne tarafa gittiler.
Geçti o iş.
E siz de çaksaydınız iki tane.
Gülelrek kaçtılar.
Denize karşı duran bankların birine oturduk. Aynur çekirdek alıp geldi. Yüzlerce insan vardı sahil yolunda. Işıklı yolda sallana sallana yürüyorlardı.
Arkada alışveriş merkezi vardı. Ayten üç çuubk dondurma alıp geldi.
Bende para suyunu çekmişti.
Eskiden şurada soyunma kabinleri vardı, sonbahar ve kışın yumuşak geceleri burası bomboş olurdu, ortaokuldan arkadaşımla spor kıyafetleri gelip burada dövüş sporlarıyla ilgili teknikler denerdik, kabinin eski kapısını tutardım, o ise kumda koşarak gelir ve uçan tekme atardı. Yüzümüz gözümüz üstümüz başımız kum olurdu tabi. Ilık güzel gecelerdi, yaz geceleri özellikle, güya dövüş konusunda iyi olacaktık. O zamanlar çok çekiciydi bu hayal, karate filmleri izlerdim. Video kaset vermişti bir keresinde bana, babam onu bulup kırmıştı.
Bir kış günü kar soğuğunda gelmiştik buraya beş arkadaş. Kabine sığınıp ateş yakmıştık. Donuyorduk ama takılıyorduk işte. Sonra yağmur yağarken kumsala inip ilerlemeye başladık kıyı boyunca. Kol kola girmiştik. Arkadaşlardan biri şarkı söylüyor, biz de ona uyuyorduk. O yağmurda soğukta gezilmezdi ya, aptallık mı gençlik mi ne derseniz deyin artık. Ama biz iyi hissediyorduk. Bilirsiniz, yaşam sıkıntısı ve belaları içinden fırsat bulan iki genç bir araya gelince diğerlerine haber verilir tek tek, buluşurlar. Böyle şeyleri yaşamayalı uzun zaman oldu.
Sahilde ilerledik.
Burası eskiden böyle değildi dedi ayten
Artık polislere ait burasu, eskiden dinlenme kampıydı. İlkokulda bir gün arkadaşım bir yere gideceğinden söz etti, istersen sen de gel, orada salıncaklar varmış, eve dağıldık ve biz onun sözü ettiği yere, işte tam buraya geldik, haakan, ilker ve ben, telde bir oyuk vardı, içeri dalıp koştuk, salıncaklara doğru, önce kopan salıncağı kapardı, tek salıncak vardı, salıncak bizim için her şeydi. Dönme dolap kabını gibi 6 kişilik bir salıncak, tahtaravalli, bir sağlam salıncak vardı orada. Diğer tek kişilik salıncağın tek zinciri kopuktu, ilker tek kişiliği kaptı, sallanırken ben hakan la 6 kişilik salancataydım, ayakta, ayak gücüyle hız veriyorm, oturma grubu vardı, deli gibi gülüp duruyorduk mutluluktan, hakan daha hızlı sallama diyordu, korkuyordu, ilker kargalara dair bir şey dedi, üç kere öterse uğursuzluktur, hesapta şaka yapıyor. Oranın derinlerine yaz günü mahalleden arkadaşlarla girerdik. Yeşil, gizli ve yoğun otlarla kaplı bir alandı, mağara gibi. Tam orada iri ve tatlı erik veren ağacı yağmalardık. Süratle ve hemen kaçardık. Bekçi bizi yakalayabilirdi. Küçük kulubeler arasında o yemyeşil ve sessiz yer bana büyülü gelirdi, bunu sonradan anladım, yıllar sonra, orada mükemmel hissetmiştim. Aytenlerin orada kaldığımda hissettiğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KIZ BİR ERKEK
Roman pour AdolescentsLiseyi bitirmiştir gençler. Seher, Aynur ve İsa. Seher köyde yaşamaktadır. İsa şehir merkezinde yaşamaktadır. Bu gençlerden hiçbiri üniversite sınavını kazanamamıştır, hepsinin psikolojisi bozuktur. İsa adlı genç adam babasının; "iş bul çalış" bask...