Adsız Bölüm 17

15 2 0
                                    

17

Seher avucunu açıp gösterdi: "Beyaz bir taş. Bunu hatıra olarak saklayabilirsin. Yusyuvarlak." Eğilip yerden bir tane daha bulup aldı. Bunları kırıp birbirine sürtünce kıvılcım çıkar. Küçükken yapardık."

Seher'le çantaları değişmeli taşıyorduk. Kenan yanında Mahmut'la yürüyor, biz onları az geriden takip ediyorduk. Arada Kenan Mamhmut'a bir şeyler anlatıyordu, eskilerden.

Sonra bir kirpiye rastladık. Kirpi patikanın diğer tarafına geçmişti aceleyle.

Kenan aniden yere kapaklanmıştı.

"Ne oldun leopar?" dedim, içimden güldüm.

"Ayağım takıldı."

Seher de benim gibi ses çıkarmadan güldü.

Nihayet evin çok uzaktaki ışıkları göründü.

Esinti artmıştı. Esintiyle sallanan başaklara bakıyordum. Esinti vurdukça ekinler dalga dalga eziliyor ve sonra ayağa dikilip eski yerlerini alıyorlardı. Sürekli böyleydi, esinti yer değiştirince bu kez aynı şey oluyor ve ayın ışıltısı ekinlerin daha derinlerine inip değişik parıltılar meydana getiriyordu.

Patikanın sağında, çok ilerde ışıklar fark ettim, orada birkaç ağacın silüeti seçiliyordu. Durdum. O tarafa bakıyordum. Onlar da neydi?

"Çocuklar bakın şuraya. Orada ne oluyor böyle? Uzaylılar aklıma geldi, uzay gemisi mi inmişti oraya? Yıllar önce bir gazetede ekin tarlasının gökyüzünden çekilmiş fotoğraflarını görmüştüm, ülkenin birinde. Tarlada birbirinden değişik geometrik şekiller vardı, sanki o bölgedeki ekinler usta bir ressam tarafından biçilmişti, şekiller oraya bir aracın indiğini andırıyordu. Tıpkı lüks evlerin bahçelerdeki küçük ağaçlara çeşitli şekil verilmesi gibi. Süs olarak.

Dalıp gitmiştim.

"Çocuklar baksanıza şuraya?"

Başımı çevirdim. Yanımda ve çevremde kimseyi göremedim. Uzaktan bir yerden ayak sesi ve gülüşme sesi duydum.

"Beni burada tek başıma bırakıp nereye kayboldunuz?" Bana yanıt vermediler. Çevreme bakıp duruyor, yakını ve uzağı araştırıyordum. Kurtlar aklıma geldi. Korkmaya başladım. Arkamı ara ara kontrol ederek ve

evin çok uzaktaki ışığını gözden kaybetmeyerek ilerliyordum.

"Çocuklar şakanın sırası değil. Çıkın ortaya!"

Yine yanıt alamadım. Şaka maka derken iyice korkmaya başlamıştım. Adımlarımı daha da hızlandırdım, ardımdan ya da yakında bir yerden beni bir kurt takip ediyormuş hayalini kafamdan bir türlü atamıyordum.

Akılları sıra saklambaç oynayıp beni korkutacaklardı. Doğrusu iyi becermişlerdi bunu. Ama beni ne onlar ne de kurtlar korkutuyordu aslında, beni korkutan kafamda yarattığım hayaldi ve bildiğim halde buna engel olamıyordum.

İKİ KIZ BİR ERKEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin