44
Eve dönüşe geçtik. Onlara çalıştığım kafeyi göstermek için epey ilerledik. Sonra dönüşe geçtik.
Geç olmuştu ve Kurt gibi acıkmıştık.
Ekmek almamız lazı dedi, aynur
Bakkal ve marketler kapalı, nasıl bulacağız dedi ayten
Fırınlar açıktır sabaha kadar.
Biraz dolaştık ve açık bir ekmek fırını bulduk.
Eve çok az kalmıştı.
Sona kalan solucan yesin dedi ayten koşmaya başladı.
Peşinden ayten hayata yemem.
Elimde ekmek poşeti vardı.
Düşüp kafanıızı kıracaksınız diye bağırdım.
Güldüler.
Eve az kalmıştı, ayten düştü.
Aynur yetişip ona yardım etti.
Beni beklediler.
Ne oldu, demiştim.
Ayağım takılmadı ki. Gülmekten düştüm.
Eve geçtik.
Odaya geçip üstlerini değiştirdiler.
Aynur bana abisinin eşofmanlarını verdi, ben de üstümü değiştirdim.
Televizyonu açtım. Onlar ise yemek hazırlığına giriştiler.
Aynur mum alıp ağaç eve yerleştirdi.
Yemekleri ağaç eve taşımışlardı.
Yemek hazır, hemen gel yoksa hepsini silip süpüreceğiz sana bir şey kalmayacak. Bazı sabahlar annem beni böyle uyandırırdı.
Televizyonu kapattım ağaç eve fırladım.
Uygun yerlere mumlar yerleştirilmişti.
Çok masalsı bir atmosfer olmuş burası. Cep telefonu olsa çekerdik.
Aynur sana bir şey diyeceğim.
De bakalım.
Burayı bana kiraya versene, ne kadar istersin
Babam seni odunla kovalar.
Yapma ya.
Olmazsa abim.
Aytenlerde kaldım, onlarda böyle bir şey yoktu.
Bizimkiler vahşidir.
Onu boş ver se okul günlerim aklıma geldi, evde bazı zamanlar yiyiecek olmazdı, bilirsiniz her evde olur, borç olur taksit vs olur.
Birkaç şeyler idare edersiniz. Kuru ekmeği çaya bandırıp yerdim, zeytinle. Kahvaltı buydu.
Ben salça sürerdim mesela. Yokluk zamanı.
Ben dilimlenmiş ekmeğe yağ sürüp üstüne erik reçeli dökerdim, onun gibisi yoktur.
Yemek bitti, tabağı çanağı içeri taşıdık el birliğiyle.
Çay içmeye devam ediyorduk ağaç evde.
Sivrisinekler vardı, aynur mumları söndürdü.
Ağaç evin üstünü açtı, gökyüzü yıldız kaynıyordu. Yakında bir yere tüneyen baykuşun sesini ve çok uzakta havlayan köpek seslerini duyduk.
Sohbet akıp giderken iyice uykum geldi.
Görüşemezsek kendinize iyi bakın.
Haber vermeden gitme dediler.
Eve geçip vurup kafayı yattım.
Öğle vakti uyandım, onlar uyuyordu, belli ki sabaha kadar oturup sohbet etmişlerdi.
Bir veda notu yazıp mutfak masasına koyup sessizce ayrıldım evden.
Bir ay sonraydı. Ne aynurdan ne de aytenden ses seda alamamıştım. Ne haldeydiler acaba. Merak ve hasret içinde can yoldaşlarımı düşünüp duruyordum.
Ailem şehir dışında bir akrabamızın cezazesine gitmek için yola çıktı o gün. 3 gün gelmeyeceklerdi. Ev bana kalmıştı. Ertesi gün de izinliydim.
Şehiri içine geçtim. Ayten bana çalıştığı çiçekçi dükkanını tarif etmişti.
Dikkana girdim, ayteni sordum.
Adam ayrıldığını söyledi. Yeni çalıştığı yeri söyledi: az ilerde.
Aşağı caddeye indim.
Pastaneye girdim. Masalardan birine oturdum.
Ayten arkadan yanaştı. Başımı çevirip ona bakınca güldü.
Ne arzı edersiniz efendim.
Çay
Yeni işin nasıl gidiyor
İdare eder. Sen nasılsın, hayatın nasıl gidiyor
Sürünüyorum işte
Aynı barda mısın
Evet.
İşi bırakmamışsın
Neden hemen pes edeyim ki. Oradaki arkadaşları seviyorum
Bir müşteri geldi. Diğeri hesap ödemek istiyordu.
Müşterilere bakmam lazım, az sonra gelirim, dedi gitti.
Daha çok gençler, genç sevgililer vardı pastanede, serin, güzel bir yerdi, çalan müzik de kulağıma hoş gelmişti. Temiz, saygın ve kaliteli bir ortama benziyordu burası.
Bir baktım, işlerini hallettikten sonra masanın birinde tek başına oturan yakışıklı çocuk aytene kırmızı gül veriyor, anlaşılan onunkla görüşmediğim zamanda bir sevgili bulmuş, beni unuttu, beni gömdü, hiç beklemediğim bir şeydi, demek ki bu dostluk da buraya kadarmış. O yakışıklı piç kurularını hiç sevmezdi ki ve onlardan gül mül almazdı ki, bu kıza ne oluştu böyle, kafasına tahta ya da saksı mı düşmüştü, derin bir kıskançlık ve kızgınlık ve hayal kırıklığı hissediyorum.
Aslında bunun olabileceğini hep hesap ederdimi ne yazık ki bu kadar erken beklemiyordum. Çayın ücretini masaya koyup çıktım.
Çıkar çıkmaz ardımdan ayten koşup bana yetişti. Bir omzumdan tuttu. Durdum.
Öyle ürkek kuş gibi ses etmeden kaçmak var mı.
İşim vardı da.
Bırak ya, o çocuk oranın müdavimi. Sevgilisi gelmeyince kafayı yedi, bana şaka yapıyordu. Sen bana bir şey diyecektin. Kusura bakma. Seni çok beklettim.
Hı. Bizimkiler şehir dışında. Aynuru alıp gel istersen, bizde takılırız. Evden izin al. Ne dersin.
Olur.
Beni çalıştığm yerden alırsınız akşam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KIZ BİR ERKEK
Teen FictionLiseyi bitirmiştir gençler. Seher, Aynur ve İsa. Seher köyde yaşamaktadır. İsa şehir merkezinde yaşamaktadır. Bu gençlerden hiçbiri üniversite sınavını kazanamamıştır, hepsinin psikolojisi bozuktur. İsa adlı genç adam babasının; "iş bul çalış" bask...