Simsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şifa duyduklarıyla kaşlarını çattı ve etrafına baktı. Ona mı demişti? Durduğu tarafta Oniks ve kendisinden başka kimse yoktu. Acaba Oniks'e mi demişti? İyide ne çalmış olabilirdi ki? Buraya geldiklerinden beri Oniks'i gözünden ayırmamıştı. Bir ara uyumuştu o zaman çalmış olabilir miydi? Ne kadar obur olduğunu biliyordu. Kesin koyun, at ya da herhangi bir hayvanı midesine göndermiştir. Gözlerini kısıp Oniks'e baktı. Aynı anda Oniks de ateş saçan gözlerini karşısındaki adamdan ona çevirdi. Uzun dikenli kuyruğunu havaya dikmiş, her an karşısındaki gruba saldıracakmış gibi duruyordu. Oniks'in gri dumanlı gözlerine baktığında, Sıcak nefesini sinirle havaya bırakıp kuyruğunu salladı. Pekala huysuzluğu üstündeydi ama onun çalmadığını anlamıştı. Eğer o yapmış olsaydı çoktan suçlu çocuklar gibi gözlerini kaçırırdı. ''Sen neyden bahsediyorsun. Biz bir şey çalmadık.'' Şifa karşısındaki insanları süzdü hepsi de ona nefretle bakıyordu. Ama neden? Az önce konuşan adam ona doğru bir adım attığında Oniks'de dikenli kuyruğunu Şifa'nın beline sarıp onu kanatlarının altına aldı. Artık Oniks daha öfkeli nefesler alıyordu. Şifa, Oniks'in beline sarılı kuyruğunu yavaşça okşarken, ''Sakin ol Oniks'' dedi. Karşısındaki adam tekrar öfkeyle konuştuğunda ne duymayı bekliyordu bilmiyordu ama kesinlikle duymayı beklediği kelimeler bunlar değildi. ''Onu. Ejderhayı. Benim ejderhamı çaldın.''