Hayaller, derin bir uçurumu andıracak kadar derinlerdi. Kaderin yazıldığı uç noktalar, hayallerin bittiği yerlerdi. Uçsuz bucaksız, eşsiz dünya da kurulan hayaller... Güvenerek başlanırdı her yola, inanılırdı kavuşulabileceğine bir gün hayaline. Derdi ki insan kendine: ''Hayalini gerçekleştirmek, gerçeklere güvenmek ile başlar. '' Öyle zannetmiştim ben de. Her hayalin gerçek olmayacağını bilsem bile, olası hayaller kurduğumu sanmıştım ben yinede. Olabilir, gerçekleşebilir. Umutları ile... ''Hayallerinizin gerçekleşmediğini öğrendiğinizde, kalbinizde derin bir yara açılır. '' Görünmez bir yara, derinliği belirlenemez bir yara... Hayal kırıklığınızın tüm kırıkları, bu yaranın içine dolu verir. Güven duygunuz size ihanet eder ve hatta belki de sizi bitirebilir. Kendinizi kaybedersiniz. Benliğinizi kaybedersiniz. Ruhunuzu bile kaybedebilirsiniz... Hatta belki de her şeyinizi. Bunlara bir çare bulunurdu elbet. Hayallerin gerçekleşmesine bir çare bulunabileceği gibi, Hayallerin gerçekleştirilmesine... Şu koca Dünya da her şeye çare vardı. Ama akıllarda tek bir soru kalırdı. ''Peki ya Ölüme?'' -Azra Güler.
54 parts